Ardından tutuklanarak MHP ve Ülkücü kuruluşlar davasından yargılanmak üzere Ankara’ya getirildi.
Önce; MHP Genel İdâre Kurulu Üyesi olması sebebiyle dil ve istihbarat okulunda Alparslan Türkeş dâhil MHP üst düzey yöneticilerinin yanında hapsedildi. Sonra hep birlikte Mamak Cezaevine götürüldüler. Burada her Ülkücü gibi ağır işkencelere mârûz kaldı. Kalbinden rahatsızlığı ilk burada nüksetti ve kalp krizi geçirdi.
Alpaslan Türkeş anlatıyor:
“Cezaevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı dolayısıyla Ankara Mevki Hastanesi'ne kaldırıldı. O gün, görevliler kendisini hastaneye götürmek için aşağıya indirdiler. Biz, yukarıda kalmıştık. Odamın penceresinden dış kapıya çıkan merdivenleri görebiliyordum. Arvasî hocamızı hastaneye götürecek cankurtaran henüz gelmemişti. Ayakta bekleyecek hali yoktu, bitkin bir vaziyette taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Yukarıdan askerlere seslendim. Bir binbaşı çıktı. Kendisine Arvasî Bey'in rahatsız olduğunu, bir sandalye getirilmesi için emir buyurulmasını rica ettim. Bu ricamdan sonra bir sandalye getirdiler. Daha sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık, vedalaştık”.
4 aylık bir hapis hayatından sonra 9 Ocak 1981’de çıktığı mahkemede beraat etti. Ancak; Arvâsi Hoca, 31 Aralık 1988'de 56 yaşındayken İstanbul Erenköy'deki evinde daktilosu başında günlük yazılarının yayımlandığı “Türkiye Gazetesine” yazısını yetiştirmek üzere çalışırken ikinci kalp kriziyle daktilosunun başında Rahmet-i Rahmâna kavuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.