Tarihçi, Araştırmacı-Yazar Mehmet Emin Gerger ve Dr. Ramazan Topdemir’in birlikte yazdıkları “Hac ve Kâbe Şiirleri” adlı Kitap yayınlandı. Gerger Yayınları tarafından yayımlanan Kitap, üç ana bölüm ve toplam 373 sayfadan oluşuyor. Kitap’ta Osmanlı Devleti Şairlerinin birbirinden güzel hac ve Kâbe Şiirleri, Kâbe’nin, Ravza-i Mutahhara’nın, Mekke ve Medine’nin birbirinden güzel Minyatürleri ile Osmanlı Arşiv Belgeleri yer alıyor.
Kitabın Önsözünde Kâbe hakkında yazarlar şunları kaydetmiş: “Kıble-i mukaddese-i Müslimîn olan Beytullah, rivayette yükseltilmiş bina olduğu vaaz olunmuştur. Kâbe-i Muazzama’nın mevkii, tâ dünyanın yaratılışından müstesna ve muazzez olup, Hz. Adem aleyhisselamın dahi oraya yükselmiş olduğu rivayet olunmuştur. Hz. İbrahim (a.s)’ın Hacer ve Hz. İsmail (a.s) ile birlikte Hicaz’a vardığında, telakki eylediği emr-i İlâhi üzerine ve Meleklerin yardımı ile o mevkide Kâbe-i Şerîfe’yi bina edip, Hz. İsmail (a.s) ile beraber Tavaf etmiş, o vakitten beri muvahhidler için bir ziyaret ve ibadet yeri olmuş idi. Başlangıçta Kâbe’nin üstü açık olup, en evvel Yemen’in Himyer Meliklerinden Teba’ üstünü örtmüştü. Kâbe’nin muhafaza (korunması) ve idaresi, öteden beri Kureyş Kabilesi’nin elinde olup, iltica edenler (sığınanlar) için güvenlikli (emin olunmuş) olarak kabul edilir idi. Yemen’i zapteden (ele geçiren) Habeşlilerden Ebrehetü’l- Eşrem burada büyük ve süslü bir mabet yaptırarak, Arapları oraya Hacc’ı ifaya davet etmiş ise de kimse icabet etmeyip, Kâbe-i Mükerreme’den vazgeçmediklerinden, Ebrehe büyük bir Askeri kuvvetle ve birtakım fillerle Kâbe’yi yıkmak için Hicaz’a geldiğinde, Kureyşliler karşı koyamayacaklarını anlayarak dağlara çekilmişlerse de Fil Sûresi’nde işaret buyurulduğu üzere, Fil ordusu Ebâbil kuşları tarafından itlaf olunmuş idi. Az bir zaman sonra Peygamberlikten önce ve Kâinatın övüncü Hazret-i Muhammed (s.a.v) Efendimiz otuzbeş (35) yaşlarında iken, büyük bir sel gelip Kâbe’yi tahrip ettiğinden, yeniden yapımına başlanıp, Cidde’de karaya vurmuş büyük bir Gemi’nin kerestesi nakledilerek, kullanılmış, bu defa Kureyş, sel korkusundan Kâbe’nin kapısını yüksek yapmışlardı. Kâbe’nin yapımı sırasında, Rüknün konmasına geldiklerinde, her Kabile kendisi Rüknü (Hacer-i Esved taşını) yerine koyma iddiasına kalkışmakla, aralarında kavga meydana gelmek üzere iken, “Mescid (Kâbe) kapısından en evvel giren kişiyi Hakem olarak tayin etmeye karar vermişlerdi. En önce Mescid kapısından içeri giren tesadüfen Fahr-i Kâinat Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz olmuş, bir örtü istemiş, Rüknü (Hacer-i Esved’i) bu örtünün üzerine koyarak, her Kabile’ye örtünün bir ucunu tutturarak yerine koydurmak suretiyle, kavgayı önlemişlerdi. Bu şekilde Kâbe-i Şerife kapısı yüksek ve Hicr olarak adlandırılan kuzey duvarı binadan hariçte olduğu halde ikinci olarak bina olunup, Peygamberlik zamanında bu halde idi. İslâm’da başlangıçta Beyt- Makdis (Mescid-i Aksa) Kıble olarak kabul olunmuş ise de daha sonra Kâbe-i Muazzama’nın Kıble olarak kabul edilmesi hakkında, Vahiy (Âyet) nâzil olmuştur. Peygamber Efendimizin Medine’ye Hicret’inin sekizinci yılında (630), Mekke-i Mükerreme’nin fethi müyesser olup (gerçekleşip), Kureyş Kabilesi tamamen İslâm Dini’ne girdiğinde, Kâbe-i Şerife putlardan temizlenmişti. En evvel Kâbe-i Şerîfe’ye dibaceden puşide (örtü) yaptıran kişi Abdullah bin Zübeyr, başka bir rivayette Yezid bin Muaviye veya Abdülmelik bin Mervandır. Beytülmalden (Devlet Hazinesi’nden) Kâbe’de mücmer ve Kandiller yakma usulü dahi Halife Abdullah bin Zübeyr (r.anh) zamanından itibaren adet olmuştur. Haremeyn, Hilâfet-i Uzma-i İslâmiyye ile beraber Büyük Osmanlı Padişahlarına geçtikten sonra her sene Kâbe-i Muazzama’nın altın süslü örtüsü, Osmanlı Padişahları tarafından yenilenir ve nice tezyinat (süslemeler) ve imarlar icra buyurulmaktadır.
Kâbe-i Şerîfe, Mescid-i Haram’ın ortasında olup, dört köşeli olduğu halde boyu 24 Zira’ ile bir karış, eni 23 Zira’ ile bir karış, yüksekliği de 25 Zira’dır. Şark (doğu) yönünde bulunan kapısı, yerden bir adam boyu yüksektir. Hicr ve Hatim denilen ve Kâbe’ni şimalinde (kuzeyinde) bulunan adı geçen duvarın alanı 25 Zira’dır. Kapının yanında ve ayakta duran bir adamın başı hizasında duvarda Hacer-i Esved denilmekle bilinen gökten gelen bir taş bulunuyor ki, Hacılar tarafından Tavaf sırasında Selamlanır.” (Şemseddin Sâmi, Kamusu’l- A’lam, Tarih ve Coğrafya Lügati, c, 5, s, 3867-3869, İstanbul, 1314)
Kitabın 1. Bölümü; “Hac İbadeti, Kâbe’nin Tarihi, anlamı, önemi ve faziletleri”, 2. Bölümü; “Hac ve Kâbe Şiirleri”, 3. ve son Bölümü ise “Fotoğraf ve Belgelerle Hac ve Kâbe” ana başlıklarını taşıyor. M. Emin Gerger ve Dr. Ramazan Topdemir’in büyük bir emek vererek birlikte yazdıkları; “Hac ve Kâbe Şiirleri” adlı kitap, herkesin zevkle okuyacağı önemli bir eser.
Kitabı istemek için İletişim; E-Posta: megerger@hotmail.com Tel: 0 (532) 522 61 64
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.