Yutkunmakta zorlanarak bir arka sıraya geçip oturduğum koltuğa gömülmek istedim aslında sadece. Program başlamıştı ancak ben sadece yüreğimde bir annenin şefkati ile sadece o çocuklara şöyle sımsıkı sarılmak istiyordum. Bir bayan çok içten bir tebessümle İngilizce bilip bilmediğimi sordu. Konuşmaya başladık kendisi ile. Gazze’de İngilizce öğretmeni olduğunu ve birkaç şey daha söyledi. Cümlelerden çok, tarif edemeyeceğim o içten gülüşü ve gözleri kaldı aklımda.
Misafirler adına konuşma yapmak için bir hanımefendi sahnede idi sonrasında. Üç kızını, damatlarını, torunlarını kaybetmiş o da. Yine gözleri konuşuyordu onun da ve sahip olduklarının heybeti. Öyle aşkla anlatıyordu ki çeviri yapan çocuk yetişemiyordu duygusunu ifade etmeye. Teslimiyeti, inancı, umudu, sabrı ve daha birçok şeyi okudum gözlerinde çevirinin sesini biraz kısarak. Arka fonda çalan kısık sesli bir parça gibi geliyordu sunucu kız öğrencinin okudukları devam ederken program. Sanki asıl program onların göz bebeklerinde cinevizyon gösterisi gibi akıyordu.
Bir anda alkış sesleri ile tekrar sahneye baktım. “Sunucu programımız sona ermiştir, sergimizi ziyaret edebilirsiniz” dediğinde ben hemen kitap gözlü çocuğa baktım. Duruşu, gözleriyle anlattıkları ne etkileyiciydi. Sergi açılışı sonrası biraz konuştuk kendisi ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.