Ama Adapazarı’mızı bir de “manen aydınlatanlar” vardır. Onların başında da Cevdet Hoca gelir.
Peki kimdir Cevdet Hoca? Nerelidir? Nerede doğmuştur? Adapazarı’na ne zaman gelmiştir? Adapazarı’nda ne gibi bir misyonu yerine getirmiştir? Nerede nasıl ölmüş, nereye defnedilmiştir? Aileden kimler vardır?
İlginçtir; Cevdet Hoca’nın Gölcük’ten Adapazarı’na yerleşmesi de 1926 yılındadır; demek ki şehrimizde fizikî ve manevî aydınlanma aynı yıllarda başlamıştır.
BATUM’DAN GÖLCÜK HASANEYN KÖYÜNE
“İnsanların olduğu gibi devletlerin de kaderi vardır” denir; Osmanlı devleti artık miadını doldurmak üzeredir; 1875’ler... Balkan ve Kafkaslarda büyük sosyal problemler yaşanmaktadır; bizim birer sancağımız, eyaletimiz hatta vilayetimiz olan ülkeler, bir bir elimizden çıkmaktadır. İşte o günlerde - muhtemelen - 1293 yılında (1877-78) Osmanlı - Rus Harbi’nde Gürcistan Batum’da mukim Hüseyin Efendi, kendi durumdaki binlerce kişi gibi, ailesini alır Dersaadet’e (İstanbul’a) sığınır; II. Abdülhamit de onları miri arazisine ait Kocaeli Sancağı Gölcük İlçesi Hasaneyn Köyü’ne yerleştirir. Hüseyin Efendi’nin üç oğlu vardır: Süleyman, İbrahim Remzi ve Ahmet Cevdet. Yazımızın kahramanı Ahmet Cevdet 1307 (1891) yılında doğacaktır. Hüseyin Efendi, gözlerinden zekâ fışkıran üç oğlunu da medresede okutmakta kararlıdır; hem de İstanbul’da. Üç kardeş Fatih Medresesi’nden mezun olurlar. (1)
1926’DA ADAPAZARI VE VAİZLİK DÖNEMİ BAŞLAR.
Cevdet Hoca için; 1911’den itibaren 12 yıl sürecek yedek subaylık dönemi başlar; bütün Osmanlı erkekleri gibi, üç coğrafyada yedi düvele karşı verilen amansız bir bağımsızlık mücadelesi. 12 yıl sonra İzmit’e döner. Savaş bitmiş, cumhuriyet kurulmuş, çok şükür bağımsızlık korunmuştur. Hüseyin Efendi Ailesi İzmit’te manifaturacılıkla geçimini sağlamaktadır. Bu arada medreseydi, savaşlardı derken Cevdet Hocanın yaşı otuzu geçmiştir; Maşukiyeden Nuriye Hanım’la evlenir. Ahmet Cevdet “ısrarla” Adapazarı’na yerleşmekten söz etmektedir.1926 yılında Adapazarı’nın kuzey bölgesindeki Savaş Caddesi üzerinde on dönüm arazi satın alınır ve ev yapılarak yerleşilir. Aile ticaret ve zanaat kökenlidir ya; ağabeyi İbrahim Remzi manifatura ve terziliğe devam eder. İlmi, irfanı ve tatlı sohbeti ile dikkati çeken Ahmet Cevdet ise merkez vaizi olarak memuriyete başlar. Orhan Camii, Ağa Camii ve Tozlu Camii’nde erkeklere, İhsaniye (Kırmızı) Camii’ndeyse kadınlara vaaz etmeyi vefat ettiği 1966 yılına kadar - kırk sene müddetle - sürdürecektir.
ORTACAMİİ’NDE ÖMÜRBOYU FAHRİ İMAMLIK
Bu arada aile, 1934’te çıkan “Soyadı Kanunu” icabı Şimşek soyadını alır.
1940’ın başları. Türkiye ilginç bir sosyal değişim yaşamaktadır. Bazı camiler devlet eliyle satılmakta, bazı camiler imam yokluğu gerekçesiyle, askeri depo, bando çalışma alanı türünden başka amaçlarla kullanılmaktadır. Ahmet Cevdet Şimşek’in en küçük oğlu M. Selahaddin Şimşek’e kulak verelim: “Babamdan dinlemiştim. Dönem İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı dönemi. Adapazarı’nda bir tek Orhan Camii ibadete açıktır; diğer camiler imamlık kadrosu bulunmadığı gerekçesiyle kapatılmıştır. Orta Camii’nin ise, Şehir Bandosu’nun çalışma mekânı olması kararlaştırılmıştır. Bu kararı duyan babam koşar Adapazarı Kaymakam’ına:
- Bu camiiyi niye kapatıyorsunuz?
- İmam kadrosu yok!
- Peki ben ömür boyu ücret olmadan imamlığı taahhüt etsem, camiyi tekrar ibadete açar mısınız?
- Elbette.
Bu cevabı alan babam, büyük bir sevinçle meccanen Orta Camii İmamlığı görevine başlar. Babam bu fahri görevi, söz verdiği üzere, ölene kadar da sürdürmüştü.” (2)
Cevdet Hoca’yla birlikte Orta Camii’nde güzel ve hoş bir gelenek de başlar: Hatimle teravih kılmak! 1941’den bu yana devam eden bir gelenektir bu.
BÜTÜN HAYIRLI ORGAZİSYONLARIN MERKEZİNDE O VAR
Yukarıda anlattığımız üzere; Orta Camiini kapanmaktan o kurtarır. Diğer yandan 1837’de Gubarizade El-Hacc Ahmet Efendi’nin vakfettiği ahşap Tozlu Camii, - ki gubari tozlu demektir, - 1943 Depreminde yıkılmıştır ve yeniden yapılamamıştır. Cevdet Hoca yakın dostlarıyla birlikte bu işe de el atar; 1950 yılında Adapazarı Camiler ve Kuran Kursları Kurma ve Koruma Derneğini kurarlar, 1954’te yeni Tozlu Camii’nin temeli atılır, 1963’de inşaat tamamlanır ve ibadete açılır. Sakarya 1. Noterliğince 25 Şubat 1965 tarihinde onaylanan “Adapazarı Tozlu Camii Kebiri ve Külliyesi Te’sis Senedi”nde yer alan mütevelli heyet listesinin 18. sırasında şöyle yazmaktadır: “Kurucu Üye No: 18, Adı Soyadı: Hacı Cevdet Şimşek, Baba adı: Hüseyin, doğum yeri / yılı: İzmit-1307 (1891), Mesleği: Dernek üyesi / vaiz” (3) Bu arada TZDK’nın Çark Caddesi üzerindeki arsasından 10 dönümü İmam-Hatip Okulu açılmak üzere bağışlanmıştır; temel atmak, okulu tamamlamak gerekir; bu hayırlı işin de merkezinde Cevdet Hocayı görürüz; 1956 yılında okulun temeli onun yaptığı güzel bir duayla atılır.
12 YIL ASKERLİK YAPAN ASKER KAÇAĞI
Yeryüzünde herhalde tek tedavi edilemeyen hastalık, kıskançlık ve haset olmalıdır; 1960’ların başları, 27 Mayıs Askeri Darbesi sonrası; dönem askeri dönem, onu çekemeyen, ona eziyet etmek isteyen bir grup meslektaşı, Tümene, Cevdet Hocayı asker kaçağı olduğu iddiasıyla şikâyet ederler. Olayı Cevdet Hocanın büyük oğlu Sabahaddin Şimşek’ten dinleyelim: “Evden adeta “derdest edilerek” alınan babam, Çark Caddesi’ndeki 2. Tümene götürülür, bir albayın karşısına çıkartılır. Komutan önce öfkeyle içini boşaltır: “Vatan haini adam, sakalından da utanmıyorsun. Sizin gibileri ipte sallandırmak lazım!” Cevdet Hoca sabırla komutanın sözünü tamamlamasını bekler, sorar; “kumandan bey evladım, velev ki asker kaçağıyım, muvazzaflıktan düşeli yirmi dört sene oldu. Bana ne yapabilirsiniz?” Ve başlar cebinden çıkarttığı evrakları, komutanın masasına koymaya:
Bu 1911 yılında askere celp belgesi,
Bu Yedek subaylık belgesi,
Bu Trablusgarp Cephesi’nde savaştığına dair belge,
Bu Bağdat Cephesi’nde savaştığına dair belge,
Bu Kafkas Cephesinde savaştığına dair belge,
Bu Kafkas Cephesi’nde Ruslara iki yıl esaret belgesi,
Bu iki yıl esaret süresi için devletin ona verilmek üzere belirlediği yedek subaylık maaşı,
Bu esaret dönemi maaşını devlete bağışladığına dair belge,
Bu İstiklal Savaşında savaştığına dair belge,
Komutan bakmış ki “asker kaçağı diye getirilen zat”, 12 yıl cepheden cepheye koşmuş gerçek bir kahraman, koşmuş elini öpmüş babamın, özür dilemiş, kahve ikram etmiş, yaveri ve özel jeepiyle eve kadar bıraktırmıştı.” (4)
12 yıl askerlik yapan Ahmet Cevdet Şimşek’in herkese veriliyor gerekçesiyle almayı reddettiği, 8290 numaralı “Türkiye Cumhuriyeti İstiklal Madalyası”, vefatından sonra çocukları adına büyük oğlu Sabahaddin Şimşek tarafından 1966 yılında telim alınacaktır. (1)
“MAKAMIMIZ BELLİ; GÖRMEK İSTEYEN BUYURSUN”
1960’ların Adapazarı, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay, 2. Tümeni teftişe gelir. Gelmişken ablasını, eniştesi eğitimci Celal Akın’ı, bir de “kıtadan askerlik arkadaşı” Ahmet Cevdet Şimşek’i görmek ister; yaverine emir verir: Bizim kıtada bir yedek subay Ahmet Cevdet vardı, hocadır Adapazarı’nda, bir getirin de hasret gidereyim. Olayın geriye kalan kısmını küçük oğlu rahmetli M. Selahaddin Şimşek’ten dinleyelim: “Yaver, sorar soruşturur, babamı, fahri imamlığını üstlendiği Orta Camii’nde adeta bir kütüphane olan odasında bulur.
- Efendim, paşam sizi emretti” der. Babam sorar:
- Ne yapacakmış paşan beni?
- Görmek istiyor efendim, hasret giderecekmiş.
- Bizim makamımız belli, görmek isteyen buyursun gelsin” eliyle camiyi göstererek.
Ve gitmez Tümene. Babamın yaptığı bir generali ret değildir, ‘bir âlimin emirle bir şey yapmayacağı dersi’dir bir, arkadaşlık eşit şartlar üzerine kuruludur, emirle bina edilemez iki. Çok onurlu adamdı babam.” (2)
CİHAT ZAFER; “ÇAĞI SORGUYA ÇEKEN ADAM”IN BABASI”
Cevdet Hocanın küçük oğlu yazar - özdeyiş sanatçısı Ş.’yi (Mehmed Selahaddin Şimşek) çok yakından tanıyan ve Ş. hakkında “Çağı Sorguya Çeken Adam” başlıklı enfes bir yazı Cihad Zafer’e kulak verelim:
“Adapazarı’nda, Uzun Çarşıda küçük bir cami... Altında ayakkabıcı, aktar, kolonyacı gibi esnafın dükkânlarının bulunduğu, ahşap, küçük, sıcacık bir cami... İmam bulunamadığı gerekçesiyle yıkılacak... “Durun.” diyor Cevdet Hoca. “Ben vazife yaparım, yıkmayın.”
O Cevdet Hoca, hacıların, hocaların para karşılığında dua okumalarının din ve dindarlar aleyhinde mevzu edildiği dönemlerde, kürsüden, “Emirdağ’da bir recul (erkek) var. Para almıyor. Hediye kabul etmiyor.” diyen Cevdet Hoca. Ş, yani Mehmed Selahaddin Şimşek, işte O Cevdet Hoca’nın oğlu.
Özdeyiş yazmak nereden aklınıza geldi sorusunu hep şöyle cevapladı:
“Babamla bir paytona binmiş gidiyorduk. Arabacı, kamçısını atın sırtında şaklatıp duruyordu.
Tahammülü kalmayan babam, “Evladım, dedi, at kamçıyla değil, arpayla gider.”
Hakikati en kısa ve en güzel biçimde ifade etmeyi babamdan öğrendim ve bunu sürdürmek istedim.” (5)
“SAHİH BİLGİ ZİNCİRİNİN HOCASI”
Yerleştiği 1970 yılından bu yana Adapazarı’nı ışık veren Hamza Tekin Hocaefendi “Eskiden Medreselerde diploma değil icazet verilirdi, icazet zinciri de çok önemliydi, Cevdet Hoca sahih bilgi zincirinin devamıdır” (6) derken “Adapazarı’nın Bilgesi” Dr. Sadık Canlı “ben kendisini bizzat tanıma şerefine eremedim ama iki oğlu Sabahaddin ve Selahaddin’i yakından tanırdım. Selahaddin müthiş bir çocuktu; anlatmaya kelimeler yetmez. Cevdet Hoca ve çocukları Adapazarı’na şeref katan insanlardı” (7) diyecek, Sakarya Barosu’nun entelektüel avukatlarından Demrican Dilek de “Cevdet Hoca mükemmel bir insandı, Atlantik Kitabevine sık sık gelirdi, müthiş güzel ve etkili bir üslupla konuşurdu, konuşmasında kitaplardan en ince detaylarla bilgiler verirdi, ben onun gibi çok okuyan ve kitapları seven bir de Osman Naz’ı tanıdım” şeklinde görüş açıklayacaktır. (8)
“Ayaklı Adapazarı Ansiklopedisi” olarak bilinen Erol Girişken’e göre “Uzun boylu, çok güzel giyinen, çok güzel bir insandı. Yobaz değildi; çok sosyal bir insandı, herkesle görüşür konuşurdu. Orta Camii’nin altında manifaturacılık yapan İdris Amcamla (Nuri, Nedim ve Engin Paker’in babaları) hemen her ikindi sonrası kahve içtiklerini, tatlı tatlı sohbetler ettiklerini hatırlarım ” diyecektir. (9) Kaleci - teknik direktör Ekram Karaberberoğlu da “Cevdet Hoca, son zamanların Adapazarı’ndaki en iyi din âlimiydi. Çok beyefendi bir insandı. Önünden geçemezdik saygıdan. O geçerken esas duruşta dururduk. Şimdi bile içim ürperiyor. Babam da âlim biriydi ve çok yakın dosttular” görüşündedir. (10)
ORHAN CAMİİ KÜRSÜSÜNDE TESLİM EDİLEN SON NEFES
İnanıyoruz ki “nasıl yaşarsak öyle öleceğiz”; “Rabb’inin dinine hizmetle geçen” 75 yıllık ömrünün son günlerinde Cevdet Hoca, bir Pazar günü, her zaman olduğu gibi öğle ile ikindi arası Orhan Camii kürsüsünde vaaz etmekte, nasihatlerde bulunmaktadır. 1949’dan bu yana Adapazarı’nda ikamet eden Tüccar Şaban Üstüner’den dinleyelim: “Kürsüdeki Cevdet Hoca’yı dinliyorduk. Hoca Haccı, Arafat’ı anlatıyordu. Bir ara “hacıları Arafat’ta görüyorum” dedi. Bu son sözü oldu. Son nefesini kürsüde Yaradan’a teslim etti. Kürsüden indirdiler, yıkadılar, bir saat kadar sonra ikindi namazı ardından cenaze namazını kıldık, Yorgalar Mezarlığına defnettik.” (10) Aynı günlerde Sakaryaspor’da forma giyen Zeki Aydıntepe de “Maç bitmişti, duş alıp çarşıya, oradan da camiye gelmiştim. Meğer biraz önce Cevdet Hoca vefat etmiş, cenazeyi hazırlıyorlardı. İkindi sonrası da namazını kılıp defnettik” (11) diyecektir.
Evet; 1926-66 arası kırk yılını Adapazarı’nı aydınlatmakla geçiren Ahmet Cevdet Şimşek Hocaefendi, 06 Mart 1966 Pazar günü ikindi namazı sonrası binden fazla kişinin kıldığı cenaze namazının ardından, Atatürk Bulvarı, Halkevi, Kavaklar Caddesi, Turan Caddesi güzergahı izlenerek Yorgalar Mezarlığındaki ebedi istirahatgahına defnedilecektir.
Adapazarı semalarında bir yıldız gibi parlayan Ahmet Cevdet Şimşek’i, ölümünün üzerinden nice kırk yıllar geçse de, verdiği hizmetler, bıraktığı güzel hatıralarla ve fatihalarla yad ediyoruz. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
--------
- Necmettin Cevdet Şimşek: 1966 Adapazarı doğumlu, Cevdet Hocanın torunu. PTT Sokakta deri ürünleri ticareti yapmaktadır. 26.09.2005 tarihinde Değişim Cafe’de yaptığım görüşmeden,
- Mehmed Selahaddin Şimşek: 1953-1994, Yazar-Özdeyiş sanatçısı. Cevdet Hocanın küçük oğlu. 17.09.1992 tarihinde Yanicamii Asmaaltı Kıraathanesi’nde yaptığımız görüşmeden,
- Adapazarı Tozlu Camii Kebiri ve Külliyesi Vakfı Yayını, Haz. Fahri Tuna, Adapazarı,2003, s.15,
- Sabahaddin Şimşek: 1927 Adapazarı - 1997 Adapazarı, Cevdet Hocanın en büyük çocuğu, uzun yıllar terzilik ve hazır giyim ticaretiyle uğraştı, 04 Nisan 1995’te PTT Sokaktaki işyerinde yaptığım görüşmeden,
- Yazar Cihat Zafer’in 27.09.2005 tarihinde geçtiği mailden alınmıştır,
- Hamza Tekin: 1945 Yozgat Sorgun doğumlu. 1970 yılından bu yana Adapazarı’nda Kur’an Kursu öğretmenliği, Kapalıçarşı Mescidi’nde imam-hatiplik yapmaktadır. Kendisiyle 25 Eylül 2005 tarihinde gerçekleştirdiğim telefon görüşmesinden,
- Dr. Sadık Canlı: 1948 Adapazarı doğumlu. Genel cerrah. Kendisiyle 25 Eylül 2005 tarihinde gerçekleştirdiğim telefon görüşmesinden,
- Demircan Dilek: 1939 Adapazarı doğumlu. Halen Sakarya Barosu avukatlarından. 26.09.2005 tarihinde Meserret İşhanı önünde kendisiyle yaptığım görüşmeden,
- Erol Girişken: 1948 Adapazarı doğumlu, tüccar - gazeteci. 25.09.2005 tarihinde Köfteci Erol’da yaptığım görüşmeden,
- Ekrem Karaberberoğlu: 1927 Adapazarı doğumlu, terzi, kaleci ve teknik direktör. 28.09.2005 tarihinde yaptığımız telefon görüşmesinden,
- Şaban Üstüner: 1934 Adapazarı - Maksudiye doğumlu. 1949’dan bu yana Adapazarı’nda ticaret yapıyor. 24 Eylül 2005 tarihinde PTT Sokaktaki işyerinde yaptığım görüşmede anlattıklarından,
- Zeki Aydıntepe: 1944 doğumlu, Profesyonel futbolcu ve gazeteci. 01.10.2005 tarihinde yaptığımız görüşmeden.
Ahmet Cevdet Şimşek Hocaefendi.
(1891 - 1966)
Diyanet Reisi Ahmet Hamdi Akseki Adapazarı’nda – 1940’lar
Dönemim Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki (sarıklı), yakın dostları
Hendekli Remzi Efendi (ön sırada soldan ikinci), Cevdet Hoca (arka sıra soldan ikinci)
ve diğer dostlarıyla bir Adapazarı ziyaretinde. (Necmettin Şimşek Arşivi)
Tozlu Camii Temel Atma Töreni - 04 Aralık 1954
Adapazarı’nda birçok hayırlı organizasyonun merkezinde yer alan Cevdet Hocanın
içinde yer aldığı Tozlu Camii temel atma töreni. (SBB Arşivi)
Cevdet Hocanın Cenazesi - 6 Mart 1966
(Necmettin Cevdet Şimşek Arşivi)
Cevdet Hocanın yazar oğlu M. Selahaddin Şimşek
(Necmettin Cevdet Şimşek Arşivi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.