Okulumuzda her sınıftan sadece birer tane şube olduğu ve ben de beşinci sınıfların öğretmeni olduğum için bize dönerek, “Hocam ilçe merkezinden beş, belde ve köylerden yaklaşık elli altmış okulun katılacağı bu yarışmalardan şimdiye kadar yapılan dört beş yarışmanın tamamında ilçe birinciliğini ‘C’ okulu aldı. Bu sefer bizim okul (A) alsın da tek ben de öleyim” diye espriyle kendi adına olayın önemini vurguluyor. Devamında ise yarışmacı öğrencileri hazırlamamı, yetki ve sorumluluğun bizde olduğunu, bize güvendiğini vs…
Müdür bey konuşmasına devam ederken aklımdan; öğrencilerimin kapasite, performans ve bu işten ne kadar başarıyla çıkacaklarını… geçiriyorum ve müdür beye, “Müdürüm, o zaman vasiyetinizi yapın, kefeninizi alın, mezar yerinizi belirleyin ve eş dost, hısım akraba kim varsa hepsiyle helalleşin” diye espriyle karşılık veriyorum…
Müdür beye artistçe bir karşılık verilmişti ama genel durum neydi, nasıldı; nasıl bir çalışma, nasıl bir hazırlık yapılmalıydı? Yakın, orta, uzak vade planlar; amaç, hedef ve uygulamalar… nasıl olmalıydı? Çünkü bu iş artistlikle iki sözle halledilecek gibi değildi.
Öncelikle verimli ve düzenli bir ders/konu çalışması yapılmalıydı. Çünkü yarışmanın her turunda sırasıyla matematik, Türkçe, sosyal bilgiler ve fen bilgisi derslerinden dörder; din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ile Atatürkçülük konularından da ikişer olmak üzere toplam yirmi soru sorulacaktı. Özellikle, final turuna kalınırsa eğer, en azından on sekizinci soruda birincilik garanti edilmeliydi. Çünkü, rakibimizin C okulu olması halinde son ders sorularına yönelik C okulunun soru kaçırmayacağına dair bir kanaat hakimdi. Dolayısıyla birinci gelebilmek öyle çok kolay bir iş değildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.