Mehmet Doğan mensubu olduğu Türk milletine bir aydın mesuliyeti taşıyarak hizmet etti ömrü boyunca. Köklü medeniyetimizin ihyası için didindi durdu. Ülkenin bir zihin işgaline uğradığının farkındaydı. Bu cephede durmadan savaş verdi. Bir milletin kültür ve medeniyet iddiası ile var olabileceğini bildiği için gönüllü bir kültür elçisi oldu. Hakka tapan Türk milletine hizmet etmeyi bir vefa borcu olarak gördü. Zor zamanlarda verdiği mücadele ve ödediği bedeller onu kıymetli kıldı. Herkesin hayranlık duyduğu o saygınlığı; samimiyet, mütevazı ama vakur duruş ve karşılığında hiçbir beklenti duymadığı usanmaz çabası ile elde etti.
Mehmet Doğan denilince herkesin aklına ilk önce dil gelir. Ömrü boyunca Türkçe müdafaası yapan bir kahramandı. Zihin işgalinin dil ile başladığını söylerdi. Dil bir milletin var olma sebebidir malum. Bu kadar hayati bir konu olduğu için sürekli dilin üzerinde durdu. Dil din gibidir çünkü. Sizin kendinizi ifade edeceğiniz ve kendinizi bulabileceğiniz yerdir. İnsan kelimelerle örer hayatını. İlk kelimeyi Kâlu Belada Cenab-ı Haktan işitmiştir insan. Cenab-ı Hak kelimeye ruh üflemiştir. Bu yüzden canlıdır kelime. Kelimelerini ve kavramlarını kaybeden milletler ruhlarını da kaybederler. Mehmet Doğan’ın bir Türkçe savaşçısı olması bir mecburiyetten doğmuştur. Her şuurlu aydın gibi atalarının manevi mirasına sahip çıkmış ve kıymetinin bilinmesi için çalışmıştır.
Cemil Meriç’in “Kamus namustur” sözünü herkes gibi okuyup geçmemiş ve dilimize göre “Bir Lügat Bulamadığı” için kimsenin cesaret edemeyeceği bir işe girişmiş ve büyük bir sözlük hazırlamıştır. Türk kültürüne armağan ettiği bu eser halen bir başucu kaynağı olarak durmaktadır.
Bizim kültürümüzde ağabeylik makamı diye manevi bir müessese vardır. Kendiliğinden oluşan resmiyetten uzak, aralarında kan bağı değil de gönül bağı olan insanların bir büyüğün etrafında toplanmasıyla oluşur bu müessese. Mehmet Doğan da böyle bir abi idi. Herkes ona Mehmet abi derdi. Elinden geldiğince herkese yardımcı olmaya çalışırdı. Öncülük ettiği faaliyetler ve sohbetleriyle bir okul gibiydi. Nice insan yetişti onun rahle-i tedrisinde.
Birlik beraberlik sözlerini hep duyarız ama bunu icraata dönüştüren pek az kişi ve kurum vardır. Mehmet Doğan ismiyle özdeşleşen Türkiye Yazarlar Birliğini kurduğu yıllarda genç bir delikanlıydı. Ortak değerler etrafında buluşarak bir bütün olarak verilen mücadelenin netice vereceğini biliyordu. Toplu vuran yüreklerin tesirinin toptan kuvvetli olduğu bilincindeydi. Bu gün yerli ve milli damarı olan sanat edebiyat eserlerinin ve faaliyetlerinin çoğalması ve belirleyici konuma gelmesinde bu birlik ruhunun hâkim olmasının önemi büyüktür. Tyb’nin geleneksel hale getirdiği ödüllerle sanat edebiyat camiası taltif ve teşvik edilerek üretkenliğin ve kalitenin yükselmesine büyük katkı sunulmuştur.
Tyb sadece Türkiye ile sınırlı kalmamış gönül coğrafyamıza da uzanmıştır. Mehmet abi ufuk sahibi biriydi. Her şeye medeniyet perspektifinden bakardı. Türkçenin uluslar arası şiir şölenleriyle, Balkanlardan Orta Asya’ya kültür kervanlarıyla dilde ve fikirde birlik idealini oluşturmaya gayret etti. Kısıtlı imkânlar ve samimi gayretle girişilen bu faaliyetler gönül coğrafyamızda fazlasıyla yankı buldu. Türkçenin gücüne gerçekten inanıyordu. Dört bir yana uzanan kollarıyla bu ulu çınarın gölgesinde toplanmaya çağırıyordu dildaşlarını.
Mehmet abi denilince aklımıza ilk gelen isim Mehmet Akif’tir. Bu iki isim iç içe geçmiş gibidir. Mehmet abi adanmışlık ruhunu Mehmet Akif’ten almıştır zannımca. Çileli hayat yaşayan ve kendisini milletine adayan Mehmet Akif’i herkes isim olarak bilirken Mehmet abi ruhen tanıyanlardandı. Mehmet Akif’in unutturulmaya çalışıldığı ve bir grup azgın azınlık tarafından sırf İslami kimliğinden dolayı saldırıya uğradığı dönemlerde Mehmet abi onlara keskin ve cesur kalemiyle mukavemet etmiştir. Mehmet Akif’e hak ettiği değerin verilmesi için uğraştı. Mehmet Akif’le ilgili kıymetli kitaplar hazırladı. Atıl vaziyette olan Taceddin Dergahının Mehmet Akif’e yakışır şekle gelmesinde ve Mehmet Akif müzesi olmasında büyük emeği vardır. M. Akif’i sürekli gündemde tutmaya çalıştı. Onun bu gayretleri ve çalışmaları birçok yazarın Mehmet Akif’ le ilgili kitaplar yayınlanmasına ilham kaynağı oldu. Mehmet Akif Araştırmaları Merkezini kurarak adeta bir Mehmet Akif okulu oluşturdu.
Mehmet abi bir Ankaralı idi. “Ömrüm Ankara” kitabıyla memleketine bir vefa örneği gösterdi. Her ne kadar kültür ve sanatın merkezi İstanbul olsa da o Ankara’nın böyle bir iddiası olması gerektiğini düşünüyordu. Hacı Bayram ve Taceddin Dergahı etrafında yerli ve milli bir kültür sanat muhiti oluşturmaya gayret etti. Alternatif oluşturmaktan ziyade her yerin kendi potansiyelini ortaya çıkarmasını ve kültürümüzü zenginleştirmesini amaçlıyordu.
Hoş sohbet biriydi. Onu yakından tanıyanlar bilir. Espri yapmayı, latifeli konuşmayı severdi. Resmiyet ve gereksiz ciddiyetten uzak sıcak sohbetleri olurdu. Azizim diye hitap ederdi karşısındakine. Tanıdıkça daha çok sevdiğiniz ve yakınlık duyduğunuz biriydi. Son derece sade bir hayatı ve giyim kuşamı vardı. Her zaman yakasız gömlek ve takım elbise giyerdi. Kışın başında kalpağı olurdu. Tarihi bir şahsiyet ,bir eski zaman adamı gibiydi görünüşü. Vakur bir duruşu ve hiç kimseyi incitmeyen yufka bir yüreği vardı.
En önemli özelliklerinden biri de çalışkanlığıydı. Disiplinli çalışır ve sürekli kendini güncellerdi. Söylediğine inanan cesur bir kalemdi. Hakikati savunan istikamet sahibi biriydi. İnandığı yolda yürüdü. Hasbi ve samimi oluşundan sözleri ve eserleri tesirli oldu. Böylesi büyük şahsiyetler geride ölümsüz eserler bırakarak manevi mirasımıza katkı sunarlar. Bizler de o mirasa sahip çıkarak onlara vefa göstermeliyiz.
Mehmet abiyi tanımak benim için büyük bir bahtiyarlık. Önceleri ismen ve kitaplarından tanıyordum. Yüz yüze tanıştıktan sonra daha fazla muhabbet duydum ona. Tyb Maraş şube başkanı olmam dolayısıyla Tyb’nin çeşitli faaliyetleri vesilesiyle bir araya geldik. En son görüşmemiz 2023 yılı Aralık ayında oldu. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi kendisine ömür boyu başarı ödülü vermişti. Ödül töreni için gelmişti. Deprem den sonra ara ara beni arar durumumuz hakkında bilgi alır bir ihtiyaç var mı diye sürekli sorardı. Ödül için Maraş’a geldiğinde haberleştik. Mezarlığa gidelim dedi. Deprem şehitlerimiz; Ahmet Doğan İlbey, Fazlı Bayram ve Ferhat Ağca’nın mezarlarını ziyaret ettik. Dualar okuduk. Depremden sonra “Maraş’la Birlikte Biz de Yıkıldık” diye bir yazı kaleme almıştı Mehmet abi. Çok sevdiği bu ortak dostlarımızın gidişine çok üzülmüştü. Mezarlıktan dönüşte “prefabrik dükkânımız olan Tyb Maraş şubemize, gidelim abi” dedim. Dükkânda biraz oturduk sohbet ettik. “Geleneğimizde yok ama buraya Ahmet beyin bir fotoğrafını assanız iyi olur” dedi. Son görüşmemiz olduğunu nereden bilebilirdik. Şimdi dükkâna Ahmet abinin fotoğrafını asarsak artık yanına Mehmet Doğan abinin fotoğrafını da asmamız gerekecek.
Mehmet abi ardında güzel eserler ve güzel insanlar bıraktı. Hayır dua alacağı faydalı işler yaptı. Biz ondan razı idik rabbim de razı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.