• İstanbul 6 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 10 °C
  • Konya 4 °C
  • Sakarya 8 °C
  • Şanlıurfa 6 °C
  • Trabzon 13 °C
  • Gaziantep 6 °C
  • Bolu 4 °C
  • Bursa 8 °C

Entellektüellik ve Dindarlık

Rüstem BUDAK

Dinin insan hayatına yansımaları farklı farklıdır. İnanılan ilkelerin pratikleştirilmesi ve yorumu zaman içerisinde değişik görüngüler kazanır. Dinin yeryüzündeki ilk temsilcisi insan tarih sürecinde bunu savaşımını vermiştir. Kendisiyle, toplumuyla, medeniyetiyle, tarihiyle, kültürüyle…

Zamanın kaçınılmaz değişiminden dinlerde payın alırlar. Bu değişimin en önemli göstergesi peygamberlerdir. Zaman içerisinde insanların değişik yorumlar katarak, istismar ve zulüm aracına dönüştürdüğü dini ıslah ve yeniden inşa etmek için Allah(c.c) insanlar içinden elçiler seçer. Elçiler bozulanı tashih ve yeni zamana göre yorumlayarak dini insanlara gösterir.

Yaşadığımız modern çağ içerisinde insan en büyük hesaplaşmasını yine din ile yapmaktadır. Dini algının insanı ve tarihi körleştirmesine karşı modernleşme süreci dini aşarak bir yeni yorum getirmeye çalışmıştır. Laik, ateist bakış açısı hâkim bir konuma gelmiştir. Dini yaşam pratiğinde her şeyin temeli olarak düşünenler ise bu soruna karşı nasıl aşacaklarını yollarını aramaktadırlar.

Batı medeniyetinin yeniçağda din ile yaşadığı probleme diğer medeniyet alanlarında farklı farklı tepkiler oluşmuştur. Bütün medeniyet birikimlerinin temelinde din bulunmaktadır. Dinin toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik boyutlarda bulunduğu konumu tartışmaya açan modern çağ bu noktada bulunduğu ve bulunması gereken konumunu henüz tam belirleyebilmiş değildir.

Bu arayış sürecinin toplumsal yansımasında değişik dindarlaşma örneklemleri çıkmaktadır. Bunlardan öne çıkan ve en yaygın olan halk tipi dindarlıktır. Bu dindarlık anlayışında halk gelenek ve devlet algısını aşacak bir yöne kayamaz. Devlet ve egemen güçlerin yorumladığı ve geleneği de içine katarak din anlayışını şekillendirir.

İdeolojik dini temelden yoksun olan anlayışları savunanlar kendilerini tanımlamakta zorlanırlar. Ya kendi aile geçmişlerindeki dindarlıktan örnek verir ya da kendi iç dindarlık anlayışlarına ve tutumlarına dair durumları söyleyerek kendini konumlandırır.

Dini hayatının her alanına uygulanması gereken bir düşünce ve inanç sistemi olarak düşünenler arasında da 2 çeşit farklılık ortaya çıkar. Bunlardan biri entegrist bir yaklaşımla geçmiş üzerine kendini bina eder. Yeni yaklaşım ve algılamalara kendini kapatır. Bunları din dışı arayış olarak değerlendirir. Kurumsal ve bireysel olarak tarihte uygulamaları esas alır.

Diğer dindarlık yaklaşımı ise entelektüel dindarlıktır. Modern çağda bu süreç aydın- alim geriliminde kendini somutlaştırır. İslam tarihindeki âlim modeline modern süreçte ortaya çıkan aydınlar farklı bir çizgi ve model ortaya koymuşlardır. Alimler mi öncü olmalı, yoksa aydınlar mı sorusunun halen cevabı verilenilmiş değildir. Büyük kısım alimlerin öncülüğünde bir akışı savunurken, bazıları ise aydın modelinin bu çağ için en uygun kimlik olduğunu savunmaktadırlar.

Entellektüel yaklaşımı temel alanlar dini hayatın öznesi olarak değerlendirir ancak başka bilgi- düşünce kaynaklarını da okur. Dini anlayışların yenilenmesini savunur, bunlara ilişkin yeni önerme ve tekliflerde bulunur. Muhalif bir çizgide seyreder. Ama dini ritüeller getirdiği yorumlardan dolayı bunları yaşamaktan imtina eder. Konuşmaktan hoşlanır ancak yaşam planında örnekliği azalır.

Entellektüel dindarlıkta bireyselleşme ön plandadır. Birey olarak varoluşunu tanımlama ve ifade etme yoluna gider. Cemaat ve parti gibi grupsal yaklaşımları sıcak karşılamaz. Kurumsallaşmanın getirdiği iktidar ve bağlılık süreçlerini içselleştirmez.

Dini kaynakları yeniden okuma ve tanımlama çabası ön plana çıkar. Hem gelenek ile hem sistem ile çatışmaya girer. Özünde kurumsallaşmayı savunur ve idealize edebilir ancak muhalif ve savruk duruşundan dolayı bunu gerçekleştiremez. Okuma kaynakları dağınıktır. Her konuda malumat sahibidir ancak bilgi sahibi değildir.

Entellektüel dindarlıkta gelenek en çok eleştiriyi aldığı için bu temelden kendin yoksun bırakır ancak onun yerine de yeni önerme ve teklif de getirmez. Bunu yaşamın pratiğindeki akışa bırakır. Gelenek değil şimdi ve gelecek esas alınır. Geçmiş bir tecrübedir, kurum ve işleyişini aynı şekilde devr alınamaz, taklit edilemez olduğu düşünülür.

Dinin ibadet ritüellerine getirdiği yorumlar nedeniyle geleneksel olarak yapılan uygulamalara karşıdır. İbadetin özündeki mesajı temel aldığını iddia eder anacak bu boyuttaki tasavvufi eğilim ve yaklaşımlar ile pratiği uygulamayı red eder. Özellikle Tasavvufi eğilimleri taşıyan yapılanmalar bu noktadan hareketle müntesiblerinin böylesi bir alana kaymamaları için bu süreci destekleyen okuma ve yaklaşımları engellerler. Entelektüelliğin dini algı ve yaşama pratiğini azalttığı düşünülür.

Entelektüel Müslümanlarda fıkıh merkezli yaklaşımdan ziyade anlam merkezli yaklaşım bulunur. İslam medeniyetinin en önemli özelliklerinden biri Fıkıh merkezli olmasıdır. Hayatın her alanına dönük bir kural belirlenmiştir. Bu kurallar zaman içinde değişik yorumlarla zenginleşmiştir. Son 600 yıldır bu fıkıh yorumları azalmıştır. Üretilmiş fıkıh yorumunu sabitleyerek yeni durumlara uygulama yaklaşımı esas alınmıştır. Aydın- entelektüel duruşta ise bu kuralların hayatı ve zamanı sınırladığı, anlamı buharlaştırdığı ve Öz’ü azalttığı kabulünden hareketle fıkıh merkezli duruştan ziyade anlam merkezli yönelim vardır.

Türkiye’de entelektüel Müslümanlık tipi ön plana gelmeye başlamıştır. Dini yapı ve algılamaların yaşanan değişimlerden hızla etkilenmektedir. Entelektüelliğin yalnız ve muhalif çizgisi artmaktadır. Bağlı ve bağımlı olma endişesinden dolayı farklı bir özgürleşme alanı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bireyselliğin ön plana geldiği entellektüel dindarlıkta, cemaat formasyonuna karşı bir duruş oluşur. Entelektüel dindarlık etki bakımından daha geniştir. Kitap ve düşünce üretkenliği bakımından ön plandadırlar.

Modern çağda dini yaşamanın arayışları devam etmektedir. Dini referansları anlamak ve yorumlamak anlamında toplum kendi iç algılayışını oluşturmaya çalışmaktadır. Ancak zamanın getirdiği yeni sorunları aşayım derken yeni bozulmalara da kapı aralanmaktadır. Çağın hastalıkları da bu vesileyle din anlayışına yerleşmektedir.
Bu yazı toplam 2750 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim