O yavrunun "Müslüman" akrabaları ve komşusu olan köylülerin verdiği İfadelerde ise, namaz, niyaz sözcüklerinin yanında her türlü yalan, olayı saptırma çabası, ayak oyunu ve ahlak yoksunluğu bulunuyor. Cinayeti karartmaya çalışıyorlar.
Yıllar önce Ankara Bestekâr Sokakta gazetenin altında bir bar açılışı yapılmıştı. Dualar edilmiş, kurban kesilmişti. Sonra da o hayvanın kanı, camlara asılan bar şarkıcılarının afişlerinin alınlarına sürülmüştü. Bunların Müslümanlıkları, bana bu olayı hatırlattı.
Şimdi kimse konuyu çarpıtıp, "Meseleyi niye Müslümanlık konusuna getirdin" demesin. Ama maalesef işin özü bu! Çevremizde adı ve görüntüsü Müslüman, hayatı ise tam zıddı o kadar çok insan var ki! Sıkıntıların çoğu da bundan kaynaklanıyor.
Bizim dinimizde, suçsuz ve günahsız bir insanın hayatına kıymak en büyük suç değil mi? Karşı karşıya kaldığımız ve millet olarak ibretle izlediğimiz olayda bu yapılmıyor mu?
Burada bir gariplik yok mu?
Samimiyetsizlik, değersizlik, ahlaki çöküş, adeta paçalarımızdan akıyor...
Bir yanda bunlar yaşanırken, diğer tarafta başka bir istismar ortaya çıkıyor. Birileri de minik Narin'in Kürt kimliği üzerinde tepinip, saçma sapan gerekçelerle devlete saldırıyor...
Peki, sonra ne oluyor?
Bütün Türkiye kenetlenmiş, alçakça katledilen bu yavruya yas tutarken, köyün bağlı olduğu DEM'li Bağlar Belediyesi şenlik düzenliyor. Davullar, zurnalar çalıyor. Vur patlasın çal oynasın eğleniyor.
Bu da başka bir garabet!
Devamı: https://www.aksam.com.tr/yazarlar/emin-pazarci/musluman/haber-1505245
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.