****************
Edebiyat büyük oranda kitaplar aracılığıyla sürdürülen bir etkileşime dayanır. Nitekim asıl olan da budur. Yazarla okur arasında nihai mesai, metinle kurulan ilişkide tecelli eder. Yine de tutkulu bir okursanız, yazarla göz göze gelmek, onun sesini duymak, kitaplarda yer almayan jest ve mimiklerini gözlemlemek, muhayyilenizdeki yazar imgesini yazarın somut varlığıyla tamamlamak istersiniz. Ankara’da okurların yazarlarla buluştuğu, planlı programlı söyleşilerin mütemadiyen devam ettiği ender mekânlardan biri de Türkiye Yazarlar Birliği’dir. Orada herhangi bir söyleşide hiç beklemediğiniz biriyle karşılaşabilir, merak ettiğiniz bir yazara sorular yöneltebilir, sizinle aynı gönül dilini konuşan insanlarla bir araya gelebilirsiniz. Bu karşılaşmaların edebiyatseverler kadar genç edebiyatçılar için de hayati önem taşıdığı kanaatindeyim. Çünkü edebiyat biraz muhit işidir ve eğer çevreniz sizin ilgilerinize, heveslerinize, hassasiyetlerinize bigâneyse o çetin yolu yalnız başınıza yürümek zorunda kalırsınız. Bu, enerjinizin büyük bir kısmının zayi olması anlamına gelir. Çünkü okumak, yazmak yalnız bir eylem olduğu kadar, müşterek ilgiler etrafında bir araya gelen insanlarla dertleşmeyi, sohbet etmeyi de gerekli kılar. TYB bu açıdan Ankara’da entelektüel bir esenlik adası olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Ben pek çok yazarla TYB çatısı altında tanıştığımı söylemeliyim. Söz gelimi, Necip Tosun’un moderatörlüğünde uzun süre devam eden Kırklar Meclisi, pek çok yazarı, şairi görme, dinleme imkânı vermişti bize. İsmail Kara’yı, Mehmet Doğan’ı, Hüseyin Atlansoy’u, Yıldız Ramazanoğlu’nu, Gökhan Özcan’ı ve daha nice yazarı ilkin bu söyleşilerde yüz yüze dinleme şansını yakaladım. Bir şehirde edebiyat, sanat ve kültür adına devam eden etkinlikler, farkında olmadan şehrin ciğerlerini açar, nefes alıp vermesini sağlar. Evet, ağaçlar, parklar, bahçeler, bir şehir için neyse bu tür edebî faaliyetlerin varlığı edebiyatseverler için o anlama gelir. Her şeyin gittikçe daha yavan daha yüzeysel daha kestirme iletişimlere sıkıştırıldığı bir çağda bunların ne anlama geldiği, ne kadar değerli kültür ve etkileşim alanları olduğu, gelecek nesilleri bekleyen dijital sarmalın içinden daha iyi anlaşılacaktır.
Burada özellikle altını çizmem gereken bir husus var. TYB denilince aklınıza sadece usta yazarların, yetişkinlerin toplandığı, sohbetler ettiği bir mekân gelmesin. Her şeyden önce girişinde Genç Kahve adlı bir mekâna sahiplik eden bir ocaktan söz ediyoruz. TYB aynı zamanda gençlerin de kendilerini ifade ettiği, edebî heveslerine mecra bulduğu, atölye ve söyleşi nevinden etkinliklerle kendilerini var ettiği bir çatı. Gençler orada bir geleneğe yaslanmanın, Türk kültür hayatına nitelikli katkı sunmanın, kendini ifade etmenin, sözün büyüsünün önemini kavramanın ilk temrinlerini ortaya koyuyorlar.
Pandemi öncesinde bu mekânda gençlerle bir dönem atölye çalışması yaptım. Yazı karşısında heyecanlanan; öğrenmek, anlamak, tecrübe etmek için yanıp tutuşan, dersleri büyük bir dikkatle dinleyen o gençlerin heyecanını hiç unutmam. Dünyanın neresinde olursa olsun, insanın sözle anlaşılacağını, sözle iyileşeceğini, sözle yeşereceğini, sözle yarınlara kalacağını düşünenlerin -reel dünya tarafından dudak bükülen, hafife alınan- gayretlerine değer veren, yol açan, imkân bahşeden herkese müteşekkiriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.