“Edebiyat Ortamı” 100. sayısı; Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammed Enes Kala, Genel Sekreter Mehmet Kurtoğlu ve Genel Sekreter Yardımcısı Emin Gürdamur’un detaylı ve derinlemesine analizler sunan yazılarıyla destek verdikleri “Özgür Filistin Soruşturması” dosya çalışmasıyla çıktı.
-Gazze/Filistin’deki vahşet ve soykırım bize neler söylüyor? ABD ve ortaklarının İsrail’e desteğinin, dünyada ne türden sonuçları olacak? Bütün bu olup bitenler, dünyada neleri değiştirecek, öngörünüz nedir? / -Filistinlilere yönelik soykırım karşısında Türk okur-yazarlarının, gazetecilerin, sporcuların, aydın ve sanatçılarının tutumuna ilişkin neler söylersiniz? / -Filistinlilerin maruz kaldığı vahşet karşısında Batılı aydın ve sanatçıların tutumunu nasıl yorumlarsınız? / -Filistinliler, Müslümanların birliğini sağlama yönünde nasıl bir işlev görecek? /
Filistinlilerin yaşadığı insanlık dramı hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla, dergi yayın kurulunun Filistin’e yönelik tüm bu soruları, yazar, şair, akademisyen, gazeteci ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri tarafından cevaplandırılmış.
Server Vakfı adına sahibi ve Yazı İşleri Müdürlüğünü Mehmet Ali Bulut, Genel Yayın Yönetmenliğini Sadık Yalsızuçanlar’ın üstlendiği derginin yayın kurulu ise şu isimlerden oluşuyor: Dr. Hacı Bayram Bulgurlu, Ali K. Metin, Ali Sali, Arafat Deniz, Cahit Efgan Akgül, Cemil Çayözoğlu, Elif Gül Mahur Sali, Engin Elman, Yağmur Alankuş, Yunus Nadir Eraslan.
Yunus Emre’nin bir şiiri ile başlayıp şiirle devam eden derginin bu sayısında da; yine söyleşilere, öykülere, kitap incelemelerine, deneme ve şiirlerin yanı sıra, küçürek öykü ve çeviri metinlerine sayfalarında yer veriliyor.
Dergi İletişim
GMK Bulvarı No: 24 / 7
Kızılay – Ankara
Telefon: 0312 229 8244
e-posta: edebiyatortami@gmail.com
Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan’ın Edebiyat Ortamı Dergisi’nin 100. sayısında yer alan “ÖZGÜR FİLİSTİN SORUŞTURMASI” sorularına verdiği cevaplar:
-Gazze/Filistin’deki vahşet ve soykırım bize neler söylüyor? ABD ve ortaklarının İsrail’e desteğinin, dünyada ne türden sonuçları olacak? Bütün bu olup bitenler, dünyada neleri değiştirecek, öngörünüz nedir?
- 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan ve hâlâ devam eden işgalci İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonları insanlık tarihinin en kara sayfalarından biri olarak tarihe geçecektir. Bu bir savaş değil apaçık, dünyanın gözü önünde gerçekleşen aleni bir soy kırım. Bunun anlamı şu: İsrail’e cesaret vermekle kalmayıp silah ve diğer askeri teçhizat desteği sağlayan başta ABD ve Avrupa Birliği’nden İsrail-Filistin sorununa çözüm bulma konusunda insan hakları ve uluslararası hukuktan yana sağduyulu bir yaklaşım söz konusu olmayacak gibi görünüyor. Tüm bu olup bitenlere bakınca şunu görüyoruz; Siyonist lobi ile uyumlu bir dış politika izleyen ülkeler vicdanlarının değil çıkarlarının sesine kulak veriyor.
Elbette, İsrail’in bu saldırıları dünya siyaseti açısından orta ve uzun vadeli sonuçları olacaktır. ABD ve Batı’nın ikiyüzlülüğünü sadece biz mi görüyoruz? Demokrasi ve insan hakları söylemlerinin bir anlamı ve değerinin olmadığını artık dünya alem biliyor. Ama ilginç olan, sömürgeciliğin ve emperyalizmin güç ve hakimiyet getirdiğine inananlar Gazze konusunda, Müslümanlara karşı zaten var olan bloklarını daha güçlendirdiler, saflarını sıklaştırdılar.
Gazze’de keyfi tutuklamalar, işgal, abluka, mülksüzleştirme ile başlayan soykırımla devam eden insanlık dramına, dünya siyasetine yön veren güçlerin yanı sıra Müslüman ülkelerin duyarsızlığını görünce yakın bir zaman da diplomatik bir çözüm olmayacağı anlaşılıyor. Tüm bu yaşananlar, başta Ortadoğu olmak üzere, bölgede ve dünya ülkeleri arasında ticari, siyasi, jeopolitik, askeri dengelerin yeniden kurulmasına da neden olacaktır.
-Filistinlilere yönelik soykırım karşısında Türk okur-yazarlarının, gazetecilerin, sporcuların, aydın ve sanatçılarının tutumuna ilişkin neler söylersiniz?
Tam da bu konu da; 13 Temmuz 2024 tarihinde TYB Genel Merkezi Mehmed Âkif Divanında bir panel gerçekleştirdik. Bu panelden çıkan sonuçları sizlerle paylaşacağım. Ama önce TYB çatısı altında Gazze meselesine dair yaptığımız çalışmaları özetlemek istiyorum.
Doğrusu, sınır komşuluğumuz olmamasına rağmen Filistin’le tarihsel ve dini bağlarımız ve ilişkilerimiz her zaman olmuştur. Özellikle Filistinlilerin yıllardır yaşadıkları mağduriyetler nedeniyle her zaman onları bir kardeş yakınlığında, kardeşlik hukuku içinde olduk.
İsrail güçlerinin Gazze’de saldırıya geçtiği ilk anlardan itibaren yaşanan olayları çok yakından takip eden TYB, Filistinli kardeşlerimize desteklerini açıklamak adına bir "İnsanlık bildirisi" hazırladı. Bildiriye kısa zamanda 612 şair, yazar, ilim ve fikir insanı imza verdi. Türkiye Yazarlar Birliği Genel Merkez Yönetimi, şube yönetimleri başta olmak üzere, birçok kesimden edebiyat, ilim ve fikir adamı İsrail’i kınadı.
“İsrail’in Soykırım Siyaseti Dünyayı Karanlık Bir Sona Sürüklüyor” başlıklı bildiri de şu ifadelere yer vermiştik: “Mehmet Akif’in “Tek dişi kalmış canavar” dediği bu sahte medeniyetin maskesi düşmüştür. TYB çatısı altında toplanmış yazarlar bu cürmün tanıkları olarak dünyaya seslenmeyi ağır bir sorumluluk olarak görmektedirler. Filistin halkı sahipsiz değildir. İnsan olmanın gereği olarak bu katliamı engellemek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. İmam Şafii’nin doğduğu Gazze toprakları yalnız dualarımızı değil siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel desteğimizi bekliyor. Ne kadar iman o kadar Kudüs”
Günler, haftalar geçtikçe saldırıların şiddeti artmaya başladı. Dünya sessiz kalsa da biz sessiz kalamazdık. Bu kez de; 30 Mart 2024 tarihinde, akademisyenler, yazarlar, tarihçiler, gazeteciler ve Orta Doğu üzerinde araştırma yapan bilim insanlarının konuşmacı oldukları “Gazze Çalıştayı” düzenledik.
Yedi dilde yayımlanan çalıştay sonuç bildirini önce basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştık daha sonra da, Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları kuruluşları başta olmak üzere dünya liderlerine bir mektup şeklinde gönderdik.
Bildiride siyasi, akademik, medya, kültür-edebiyat ve sivil toplum alanında yapılacak faaliyetleri açıkça belirttik. TYB Akademi’nin 41. Sayısını Filistin’e ayırdık. Filistin’i birçok yönüyle ele aldığı özel sayının başlığı: “Nehirden Denize Özgür Filistin, Özgür Gazze” oldu.
Bu arada, TYB Gençlik birimimiz de, Gazze’yi hem kamuoyunun hem de gençlerin gündemine getirmek amacıyla çalıştaylar ve anma programları düzenledi.
Sorunuza dönecek olursak; İslam Ülkeleri Akademisyenler ve Yazarlar Birliği tarafından hazırlanan " Dünya da ve Türkiye’de Kültür Sanat Camiasının Soykırımcı İsrail'e Karşı Tutumu " başlıklı raporunun ele alındığı bir panel düzenledik.
Panelde, edebiyat, müzik, sinema alanları başta olmak üzere ülkemizde ve dünyadaki kültür insanlarının Gazze'de yaşanan insanlık dramına yaklaşımları masaya yatırıldı ve tüm yönleri ile konuşuldu.
Yaşanan bunca ölüm, acı ve gözyaşı görmezden gelinebilir mi? Hem ülkemiz de hem de dünyanın farklı ülkelerinde kültür ve sanat camiasından İsrail'in saldırılarına karşı, böylesine bir zulmün karşısında yükselen sesler az değil, bireysel olarak sürekli tepki gösteren çok kıymetli kültür sanat insanları var. Ancak uluslararası meslek kuruluşlarının organize hale gelerek yükselen sesleri Siyonist lobinin kurduğu baskı sonucu engelleniyor.
Çocukların, kadınların ve yaşlıların ölümünden daha yürek burkan bir şey var mıdır? Gazze’de yaşananları hür dünya görüyor; İsrail ve ona destek verenleri de lanetliyor. Kültürün, sanatın, edebiyatın ve sporun içinde gerçekten çok duyarlı insanlar var. Bunu görüyoruz. Bu tepki bireysellikten çıkıp kitlesel hale dönünce, ya da tanınan, bilinen, takip edilen bir sanatçı tarafından konu dillendirilince İsrail lobisi hemen devreye girip önce medyada sonra da sermayede ki gücü aracılığı ile insanları ve kurumları susturmaya daha da ileri giderlerse bu sefer de itibarsızlaştırma faaliyetlerine girişiyorlar. Dünyanın her tarafında bu böyle.
-Filistinlilerin maruz kaldığı vahşet karşısında Batılı aydın ve sanatçıların tutumunu nasıl yorumlarsınız?
-Batılı ülkeler, Netanyahu hükümetini ve İsrail devletinin Gazze'deki soykırımını alenen destekliyor. Aslında kuruluşundan sonra sürekli işgal ve zulümle topraklarını genişleten İsrail gerçek de bir devlet değil. Batılı güçlerin elinde oyuncak olmuş izafi bir devletçik. Bu devletçiğin neden olduğu Gazze’deki durum korkunç boyutlara ulaştı. Bu soykırım dünya için ahlaki bir çöküştür. İnsanlık Batılı bir ihanetle yüz yüze. Dünyanın emperyalist akılları iflas etmiştir. Batılı devletler, sanatçısı ve aydınıyla İsrail’i desteklemekte ve suçlarına ortak olmaktadırlar. Hukuk ve uluslararası denetleyici kurumlar bu vahşet karşısında yetersiz kalmaktadır. Gazze’de olanlar insan hakları, demokrasi ve dünya barışı adına büyük bir utançtır.
7 Ekim’den bu yana geçen zamanda İsrail kadın, çocuk, yaşlı demeden katliam yapmaya hala devam ediyor. Tarih elbette işgalci, katliamcı İsrail’i insanlığın yüz karası notuyla yazacak, yaşanan bu soykırıma göz yuman, destek veren, görmezlikten gelenleri de yazacaktır. Nitekim zamanında Bosna’da da çağdaş Batı sınıfta kalmıştı. Doğu Türkistan konusunda da yine Batılı ihanetle karşı karşıyayız.
-Filistinliler, Müslümanların birliğini sağlama yönünde nasıl bir işlev görecek?
Gazze’de vefat edenler Müslüman. Tüm dünya gözünü ve kulağını kapatsa da Müslüman ülkelerin bir şeyler yapması haklı olarak beklenir, bekleniyor da. Önce şu gerçeği vurgulamamız gerek; Bugün dünya sistemi haklılık, insan hakları ve uluslararası hukukun üzerine değil güç üzerine kurulu. Güçlülerde zalimi destekliyor, hem de açıktan. Peki, insanlık tarihinin en korkunç soykırımının yaşandığı Gazze’de, İsrail ve destekçilerine karşı “Müslümanca” ortak bir duruş, ortak bir tavır alınamaz mı? Elbette alına bilir. Ticari anlaşmaların ve diplomatik ilişkilerin tümüyle kesilmese bile en azından yavaşlatılması bile bir caydırıcılık unsuru olur. Ama ne yazık ki; Müslüman ülkeler Siyonistlere karşı net tavır ortaya koyamadılar. Filistin’de yaşananlar Müslümanların birliğini, bütünlüğünü ve ortak hareket etme refleksini şimdiye kadar sağlayamadı.
İslâm İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nden kınamalar ve eleştiri mesajları var. Ateşkes için baskı da yapıyorlar, evet bunlar doğru. Sesleri var ama yaptırım anlamında, sonuç odaklı bir çalışmaları yok.
Tabi ki; Hiçbir zulüm baki kalmaz. Hiç biz zalim zulümle abad olmaz. Ama, Gazze başta olmak üzere İslam coğrafyalarında zulme uğrayan Müslümanların gözü dindar kardeşlerine bakıyor. Dolayısıyla; Müslümanlar, bir araya gelmedikçe, güçlerini ve imkanlarını birleştirmedikçe zalimlerin zulmü devam edecektir.
Tüm bunları ifade ederken bir hakkı da teslim etmek gerek; Biliyorsunuz; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yıllar önce Davos'ta Filistinli mazlumların sesi olmuş ve “one minute” –'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz' diyerek zalimlere meydan okumuştu. 7 Ekimden sonra da işgalci zalimler karşısında dirayetli ve dik duran; Filistin'in yiğit evlatlarının yanında olan, destek mesajları yayınlayan ve başta BM Genel Kurulu olmak üzere uluslarası arenada dünya liderlerine hitaben Filistin davasını cesur sözlerle dünya gündemine taşıyan Erdoğan Müslüman bir lider olarak İslam dünyasının ve Türk milletinin takdirini kazanmaya devam ediyor.
Gazze’ye yönelik yardım faaliyetleri sürüyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Dr. Hakan Fidan saldırıların biran evvel durdurulması için bir taraftan diplomatik temaslarımızı her seviyede sürdürürken, diğer taraftan da Türkiye'nin Gazze için yürüttüğü "iyilik hareketi" hız kesmeden sürüyor.
İsrail'in binlerce sivilin ölmesine ve yaralanmasına sebep olan bombardımanlarında yerle bir edilen Gazze'de yaraların sarılması için ilk yardım malzemelerini gönderen ülke de Türkiye olmuştur.
Sağlık Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Kızılay, TİKA, birçok bakanlık ve yerel yönetimler yoğun bir şekilde yardım yapma devam ediyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.