Öyle ki, hastaneye bile konuşma yaptığı kürsüden -biraz da Başkan Musa Kazım Arıcan’ın zoruyla- götürülecek kadar vazifesine sadık gönül insanı.
Sırdaşım, yoldaşım, dava arkadaşım ve kardeşim D. Mehmet Doğan. Mekânın cennet olsun.
En zorunu bana bıraktı. Ona uygun kelimeleri bulmak. Kelimeler kifayetsiz kalacak emimin. O’nun adını her andığımda yüreğimde tarifsiz duygular dönüyor. O sadece bir dost değil, aynı zamanda insan hayatına yön veren, çevresine kelimelerin gücünü öğreten bir rehberdi.
D. Mehmet Doğan, edebiyatın sadece bir uğraş değil, bir yaşam biçimi olduğuna inanırdı. Onunla geçirdiğim zaman boyunca bu inancını, yazdığı her satırda, anlattığı her hikâyede hissettim.
Mehmet Doğan’ın hayata bakışı, onu diğerlerinden ayıran bir derinliğe sahipti. O, her şeyi farklı bir perspektiften görür ve bu perspektifi, insanın ruhunu etkileyen bir şekilde kaleme alırdı. Onun yazıları, sıradan bir anlatının ötesinde, insanın kalbine dokunan bir samimiyet taşırdı. D. Mehmet Doğan’ın eserlerinde en çok sevdiğim şey, kelimelerinin altındaki o derin anlamdı. O, sıradan olayları bile olağanüstü bir şekilde anlatırdı.
Belki de bu yüzden, onunla konuşmak, bir kitaba dalmak gibiydi; her cümlesinde yeni bir şey keşfeder, her sözcükte farklı bir dünyaya adım atardım.
Birlikte geçirdiğimiz zamanlar, onun edebi düşüncelerini ve hayata dair incelemelerini dinlemekle geçti. Hayatın karmaşıklığını basit ama etkileyici cümlelerle anlatabilen nadir insanlardan biriydi. Onun yanında olmak, sürekli bir şeyler paylaşmak ve hayata dair yeni bakış açıları kazanmak demekti. Bu yüzden, onun yokluğu sadece bir dostu kaybetmek değil, aynı zamanda bir bilgeyi kaybetmek gibi geliyor bana.
Onunla geçirdiğimiz her an, onun hayatındaki o derin edebi ve felsefi bakış açısının bir yansımasıydı. Mehmet, sadece yazdıklarıyla değil, yaşamıyla da bize çok şey öğretti. Onun hayatı, kelimelerle şekillendirilmiş bir sanat eseri gibiydi. Herkesin göremediği detayları, incelikleri fark eder ve bunları bir ustalıkla cümlelere dökerdi.
Onun kalemi, sadece mürekkeple değil, ruhuyla yazardı.
Onunla birlikte okuduğumuz kitaplar, tartıştığımız konular ve fikirler, kalbimde hoş bir seda olarak kalacak.
Onun için yazmak, anlatmak ve mücadele etmek sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda insanlara ulaşmanın, onları etkilemenin ve düşünmeye teşvik etmenin bir yoluydu. Bu yüzden, onun eserleri, sadece birer kitap değil, birer rehber niteliğindeydi. Her satırı, insan ruhuna dokunur, onları daha iyi bir insan olma yolunda cesaretlendirirdi.
Geride çok büyük bir edebi miras bıraktı. Tabi bir de mahzun dostlar. Kendine yakışır şekilde yaşadı, kendine yakışır şekilde de uğurlandı.
Kadim dost; seninle geçirdiğim her an benim için çok kıymetliydi. Kurduğumuz dostluk, kelimelerin ötesinde bir anlam taşıyor. O nedenle, “D. Mehmet Doğan’ın ardından ne yazarsınız?” diye sorduklarında çok bocaladım. Çünkü anlatabilecek uygun kelime yok. Ancak yaşanarak anlatılır Onunla olan dostluğumuz.
İçimde derin bir boşluk var. Kendimi yıllar sonra ilk defa “yalnız” hissettim dersem yalan olmaz. Ama biliyorum ki, sen eserlerinle, fikirlerinle ve en önemlisi dostluğunla, her zaman bizimle olacaksın.
Kadim dostuma veda etmek zor.
Mekânın Cennet olsun. Dostluğunu unutmayacağım. Bu ülke insanı için yaptıkların da dilden dile, nesilden nesile aktarılacak.
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun
İbrahim Ulvi Yavuz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.