Neredeyse her şeyin değiştiği, dönüştüğü, hızlıca aktığı, karmaşıklaştığı zamanlarda ve zeminlerde aile konusunu dert edinmek, aile meselesi üzerinde derinlemesine düşünmek oldukça anlamlıdır. İnsanlık bir değerse, onun kadar kıdeme sâhip aile konusu da bir kıymet arz eder. Darala darala kazandığı teknik anlamı dışında onu, geniş çerçevede ve kapsamda düşünmenin bugün bize önemli hususları hatırlatabileceğini fark etmeliyiz. Her durum ve şartta insan olarak, özü îtibârıyla kendinde kıymeti hâiz fıtratı, tabiatı, adâleti ve hakîkati muhâfaza etme gibi bir mükellefiyet ve mesûliyetimiz var görünüyor. Bunları korumanın aileden geçen bir yanı olduğunu düşünüyoruz. Bu yazıda kısaca buna işaret etmeye gayret edeceğiz.
Aklımıza gelen ilk mânâsıyla aileyi, sadece geniş veya çekirdek olarak nitelediğimiz eşikten kurtarıp canlı-cansız tüm mahlûkata devâsâ bir aile olarak bakabileceğimiz teorik bir çerçeveyi öne çıkarabiliriz. Aile kelimesini fertleri, birbirinin varlığına ihtiyaç duyan organik bütün olarak anladığımızda bu husus daha net şekilde tebellür etmiş olur. Kuşkusuz aile kelimesinin temel ve esas anlamı, evlilikle bir araya gelmiş, tek çatıyı paylaşan ev halkı, yakın akrabâlar şeklinde karşımıza çıkar. Ailenin bu mana çerçevesi, ev içerisinde meşrû hayat birlikteliğini, beşerî yuvayı, kan bağını ve akrabalığı izhâr eder. Bu anlam boyutunun aile (avl-ayl) kelimesinin kökenine baktığımızda onun, bakımını ve geçimini üstlenmeye, bakımını üstlenilen kişiler topluluğu olarak beliren yanına denk düştüğünü ifade edebiliriz. Eski Türkçede aile kelimesini karşılayan oguş kelimesi de bize soyu, sopu, akrabalığı ve hısımlığı anlatır. Tüm bunlar kan bağı veya evlilik yoluyla irtibatlanan/birbirine bağlanan insanlar topluluğunu seslendirir.
Devamı: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/perspektif/muhammet-enes-kala/2025/01/11/aile-olmadan-asla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.