Türkçede -A, -AlI, -ArAk, -IcAk, -IncA, -Ip, -IşIn, -ken, -mAdAn, -mAGIn, -mAksIzIn, -prAk[1]… gibi yapılar için bir kısım dil incelemelerinde zarf-fiil[2] veya gerundium[3]/gerundiyum[4]; bir kısım dil incelemelerinde zarf-fiil eki[5], zarf-eylem eki[6], gerundium eki[7], bağ fiil eki[8] veya ulaç eki[9]; incelemelerin bir kısmında ise hem zarf-fiil hem zarf-fiil eki[10], hem zarf-fiil eki hem zarf-fiil hem de gerundiyum[11] veya hem ulaç hem ulaç şekli[12]/ulaç biçimbirimi[13]/ulaçlık ardılları[14] ya da hem gerundif hem fiil zarfı[15] terimi kullanılmıştır. Geçmişten bugüne aynı unsurları ifade etmek için araştırmacılarca farklı terimlerin tercih edildiği görülmektedir. Bu durumda aynı dil yapıları için zarf-fiil (/gerundium/gerundiyum/gerundif, ulaç, fiil zarfı) ya da zarf-fiil eki (/zarf-eylem eki, gerundium eki, bağ fiil eki, ulaç eki, ulaç şekli, ulaç biçimbirimi, ulaçlık ardılları) şeklinde farklı terimlerin tercih edilmiş olması, hâlihazırda bir terim kargaşasına yol açmıştır. Bahsedilen terim kargaşası; ilgili konunun yani zarf-fiil eklerinin ve zarf-fiillerin öğretilmesi, öğrenilmesi ve araştırılmasını zorlaştırmaktadır.
Zarf-fiil ve zarf-fiil eki, birbirinden çok farklı unsurları ifade etmek için kullanılan terimlerdir. Daha açık bir ifadeyle zarf-fiil, sözcük veya sözcük grupları ile ilgili bir terimken zarf-fiil eki eklerle ilgilidir. Bu bakımdan dil çalışmalarında sıklıkla rastlanan farklı terim tercihi, zarf-fiil ekleriyle ilgili araştırma ve incelemelerin artmasıyla birlikte dikkat çekilmesi ve çözülmesi gereken bir sorun hâlini almıştır. Adı geçen terim sorununa çözüm üretmeyi amaçlayan bu makalede “zarf-fiil” ve “zarf-fiil eki” kavramları ve bu kavramların ifade ettikleri, çeşitli örneklerle değerlendirilmiştir. Öncelikle zarf-fiil ve zarf-fiil eki ifadelerinin neyi karşıladığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
İnceleme
Zarf-fiiller, Ergin (1998: 338) tarafından Gerundiumlar başlığı altında ele alınmış ve bunlarla ilgili olarak “Gerundiumlar hareket hâli ifade eden fiil şekilleridir. Bunlar ne fiil çekimleri gibi şekle, zamana ve şahsa bağlanmış bir hareket, ne partisipler gibi nesne ifade ederler. Gerundiumlar şahsa ve zamana bağlanmayan mücerret bir hareket hâli karşılarlar. Hâl ve durum karşılayan kelimelere zarf diyoruz. Şu hâlde gerundiumlar fiillerin zarf şekilleridir. Onun için partisibe isim fiil dediğimiz gibi, gerundiuma da zarf fiil diyebiliriz.” tespitine yer verilmiştir. Ergin’in gerundium ile zarf-fiil ifadelerini birbirinin eş değeri olarak kullandığı ve gerundium veya zarf-fiil terimiyle ekleri değil fiillerin zarf şekillerini kastettiği anlaşılmaktadır. “Gerundiumlar hareket hâli ifade ettikleri için mânâ bakımından partisiplerden çok farklı olarak isim değil, fiil olan kelimelerdir.” (1998: 338) ifadesi ise Ergin’in zarf-fiilleri sözcük olarak kabul ettiğini göstermektedir. Gerundium ekleri olarak adlandırdığı zarf-fiil eklerini ise zarf-fiilleri meydana getiren ekler olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla Ergin’e göre gerundium veya zarf-fiil sözcüklerle ilgili; zarf-fiil eki ise eklerle ilgili bir terimdir ve birbirinin eş değeri değildir.
Korkmaz (2003a: 251) ise zarf-fiili “cümlede yüklemin anlamını çeşitli yönlerden etkileyen ve fiilden -(y)A, -(y)I, -(y)ArAk, -DIktA, -ken, -mAdAn, -mAksIzIn, -(y)IncA, -(y)Ip, -DIkçA gibi belirli bazı eklerle yapılan, kişi ve zaman belirtmeden soyut bir hareket kavramı anlatan, bir esas fiilden sonra gelerek yardımcı fiillerle birleşik fiiller kuran ve zarf olarak fiilin anlamını, zaman ve yer bakımından tamamlayan kelime olarak tanımlarken zarf-fiil eklerini ise Cümlede fiilin zarf görevinde kullanılmasını sağlayan ekler” olarak değerlendirir. Korkmaz’ın da zarf-fiili bir sözcük olarak kabul ettiği ve zarf-fiil ile zarf-fiil eki terimlerini birbirinden ayırdığı görülmektedir. Zarf-fiilin tanımlandığı cümlede geçen bir “esas fiilden sonra gelerek yardımcı fiillerle birleşik fiiller kuran (kelime)” şeklindeki ifade, anlam açısından yanlış bir ifadedir. Zira cümleye bakıldığında verilen ifadenin zarf-fiil için kullanıldığı anlaşılır. Ancak zarf-fiiller bir asıl fiilden sonra gelip yardımcı fiillerle birleşik fiil oluşturamazlar; aksine zarf-fiillerin yardımcı fiillerden önce gelerek -A, -U, -Up ekleriyle kurulmuş biçimler olduğu düşünülmektedir.
Zarf-fiillerin, fiillerin zarf şekilleri olduğu ve zarf-fiil ekleriyle meydana geldiği görüşü genellikle yaygınlaşmış ve kabul görmüştür. Bununla birlikte Ergin ve Korkmaz’da olduğu gibi pek çok dil araştırmacısındaki genel kabul, zarf-fiilin bir sözcük olduğudur. Hatta bir sözcük türü olduğu da söylenebilmektedir (Hünerli 2012: 26). Bu kabul, Türkçenin özellikleriyle çeliştiğinden dil araştırmalarında sorun teşkil etmektedir. Zira cümlelerde genellikle zarf (tümleci) görevinde kullanılan ve zarf-fiil ekleriyle oluşan zarf-fiiller, sözcük olarak kullanılabildiği gibi sözcük grubu biçiminde de kullanılabilirler. Söz dizimi incelemelerinde zarf-fiil grubu (/öbeği) şeklinde bir sözcük grubunun kabulü de (Topaloğlu 1989: 167; Karahan 2015: 57-59) ifade edilen düşünceyi doğrular. Bu düşünceyi, herhangi bir zarf-fiil ekinden yola çıkarak daha somut hâle getirmek yerinde olacak ve bu doğrultuda Türkiye Türkçesinde sık kullanılan eklerden biri olan -(y)ArAk[16] zarf-fiil ekini almış örneklerden hareket edilecektir:
“Devam etmesi lazım gelen, işte bu türküdür. Çocuklarımızın bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyümesi; ne Hekimoğlu Ali Paşa’nın kendisi, ne konağı, hattâ ne de mahallesi. Herşey değişebilir, hattâ kendi irademizle değiştiririz. Değişmiyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.” (Tanpınar 2000: 20-21)
“Mümtaz onun karşısında, sözü mümkün olduğu kadar kısa kesmek için tek tedbiri alıyor, ne bir sual soruyor, ne cevap veriyor, yalnız başıyle ara sıra tasdik işaretleri yaparak, sığındığı saçak altında bir sağanağın boşanmasını bekliyen adam gibi bekliyordu.” (Tanpınar 2000: 146)
“O zaman ne doktora, ne eczacıya, ne ilâca, ne de herhangi bir şefkate ihtiyaç olmadan insanlar birbirlerine sokularak, birbirlerini kucaklıyarak, birbirlerinin içine geçerek, birbirleriyle en hususî taraflarını paylaşarak ölürlerdi.” (Tanpınar 2000: 358)
"— Uğurlar olsun!" savurup esniyerek odadan çıktı.” (Atay 2004: 26)
“Fakat daha ertesi güne kalmadan ordu karargâhı içinde, yarı sivil bir kumandan ile som asker bir Erkânıharp Reisinin çatışarak yaşamakta olduklarını öğrenmiştim.” (Atay 2004: 40)
“Bunlar zindandan ipe kadar Arap marşı okuyarak cesur ve dikbaşlı gitmişlerdir.” (Atay 2004: 51)
“Refik, meydanın başına geldiği vakit, boş sehpaya bakmış, gülümseyerek: — Galiba yerim orasıdır, demişti.” (Atay 2004: 52)
“Ölüm sabahları, herkes birbiriyle ürkerek ve ürpererek konuşur.” (Atay 2004: 53)
“Şaşırarak ellerimi çözdüm ve içtim.” (Atay 2004: 62)
“İstanbul elden gidiyormuş gibi telâşlanarak, size Anadolu'nun bağrından Türk yavruları göndereceğiz.” (Atay 2004: 65)
“Yatağıma girdiğim zaman, içimin üzüntüsünü, elimi karnıma basarak dindirmek istiyordum.” (Atay 2004: 84)
Verilen örneklere bakıldığında bu türküyü söyliyerek, başıyle ara sıra tasdik işaretleri yaparak, birbirlerine sokularak, esniyerek, Arap marşı okuyarak, ürkerek, İstanbul elden gidiyormuş gibi telâşlanarak… gibi zarf-fiillerin yapı olarak farklı özellikler taşıdığı görülmektedir. -(y)ArAk ekinin zarf-fiil meydana getiren bir fiilimsi (zarf-fiil) eki olduğu konusunda şüphe yoktur. Ancak bu ekin hangi unsurun üzerine geldiği ve ne meydana getirdiği konusu tartışılabilir özelliktedir.
“Kapıyı kapayarak odama gittim.” (Atay 2004: 53) örneğinde, -arak zarf-fiil ekinin kapa- fiilinin üzerine geldiği ve kapayarak sözcüğünün bir zarf-fiil olduğu Ergin ve Korkmaz gibi pek çok araştırmacının ortak fikridir. Ancak bu düşünce, Türkçenin hem biçim bilgisi hem de cümle bilgisi özellikleriyle çelişmektedir. Çünkü verilen örnekte kapıyı sözcüğü, git- fiiliyle değil kapa- fiiliyle ilgilidir. O hâlde kapıyı tümleci kapa- fiilinden ayrı düşünülüp değerlendirilemez. Bu bakımdan -arak zarf-fiil eki kapa- fiilinin üzerine değil kapıyı kapa- ifadesinin üzerine getirilmiş ve kapıyı kapayarak şeklinde zarf (tümleci) görevinde kullanılan bir fiilimsi yapısı meydana gelmiştir. Oluşan bu yapı, zarf-fiil ekiyle meydana geldiği için bir zarf-fiildir ve zarf-fiil grubu olarak adlandırılan sözcük grubudur; yani sözcük değildir. Burada kapıyı tümlecinin (/tamlayıcısının) kapayarak zarf-fiiline bağlı olduğu da düşünülebilir (Topaloğlu 1989: 167; Turan 1998: 302; Uğurlu 1999b: 27, 53; Turan 2000: 32-35; Karahan 2015: 57; Üstünova 2016: 183-193). Ancak Türkçede fiilimsiler tümleç alamazlar. Zira bir fiil tabanı önce, kendisiyle ilişkisi olan bütün niteleyici ögeleri alır, daha sonra aldığı eklerle yükleme veya fiilimsiye dönüşür (Kara 2009: 1283). Başka bir deyişle fiilimsi eki, fiilin ilişkili olduğu bütün birimlerle birlikte fiilin üzerine gelir (Kara 2009: 1285-1286; Börekçi 2009: 114-115).
Yukarıdaki paragrafta ifade edilen düşünceyi daha anlaşılır hâle getirmek için “Devam etmesi lazım gelen, işte bu türküdür. Çocuklarımızın bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyümesi; ne Hekimoğlu Ali Paşa’nın kendisi, ne konağı, hattâ ne de mahallesi. Herşey değişebilir, hattâ kendi irademizle değiştiririz. Değişmiyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir.” (Tanpınar 2000: 20-21) örneğine bakılabilir. Burada bu türküyü söyliyerek ve bu oyunu oynıyarak biçiminde -ArAk ekiyle meydana gelmiş iki zarf-fiil grubunun büyü- fiiline mi yoksa büyüme isim-fiiline (/ismine) mi tümleç/tamlayıcı olduğu sorusunun cevabı, fiilimsi ekinin neyin üzerine geldiğini açık hâle getirecektir. Örnekteki Çocuklarımızın bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyümesi ifadesi bir isim tamlamasıdır. Burada Çocuklarımızın sözcüğü tamlayan; bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyümesi yapısı ise bir tamlanandır. Tamlanan unsurundaki bu türküyü söyliyerek ve bu oyunu oynıyarak zarf-fiil grupları, büyüme isim-fiilinden ziyade büyü- yüklem-fiilinin[17] zarfıdır. Zira büyüme sözcüğü, -me ekiyle oluşmuş isim görevinde bir isim-fiil olarak düşünüldüğünde sözcüğün bu türküyü söyliyerek ve bu oyunu oynıyarak şeklindeki tümleçlerle (/zarflarla) veya zarf-fiil gruplarıyla nitelenebilmesi mümkün değildir. Çünkü isim ya da isim görevindeki yapılar, zarf veya zarf tümleci görevindeki unsurları tümleç/tamlayıcı olarak alamazlar (Turan 1998: 303, 305; Kerimoğlu 2017: 211, 224). Bilindiği üzere isim-fiiller, genellikle isim görevinde kullanılırlar. Eğer bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyüme ifadesinin yerine büyüme sözcüğü isim-fiil kabul edilecek olursa, büyüme’yi niteleyen bu türküyü söyliyerek ve bu oyunu oynıyarak şeklindeki zarf-fiil gruplarının sıfat; meydana gelen bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyüme şeklindeki yapının ise sıfat tamlaması olarak değerlendirilmesi gerekir ki bu, verilen cümlenin anlamı ve Türkçenin özellikleri bakımından makul ve mümkün değildir. Yani isim görevindeki büyüme isim-fiilinin tümleci veya tamlayıcısı, bu türküyü söyliyerek ve bu oyunu oynıyarak şeklindeki zarf-fiil grupları olamaz. O hâlde -me isim-fiil ekinin bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyü- ifadesinin üzerine getirildiği ve bu türküyü söyliyerek, bu oyunu oynıyarak büyüme şeklinde bir isim-fiil (grubu) oluşturulduğu kabul edilmelidir. Korkmaz (2003b: 451) tarafından ifade edilen fiillerden, sıfatlardan, sıfat-fiillerden ve zarf niteliğindeki sözlerden önce gelerek onları zaman, yer, yön, nitelik, durum, azlık çokluk, bildirme, pekiştirme ve sorma gibi çeşitli yönlerden etkileyip değiştirerek anlamlarını daha belirgin duruma getiren sözler şeklindeki zarf tanımına sıfat-fiilin dâhil edilip isim-fiilin alınmamış olması da ortaya konan düşünce yönünden anlamlıdır. Dolayısıyla fiilimsi eklerinin, bağlı veya ilgili unsurlarıyla birlikte yüklem-fiillerin üzerine gelerek fiilimsi grubu oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu düşünceden hareketle fiilimsilerin yani isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiillerin hem sözcük hem de sözcük grubu şeklinde olabileceğini ifade etmek gerekir.
“Şaşırarak ellerimi çözdüm ve içtim.” (Atay 2004: 62) ve “Ölüm sabahları, herkes birbiriyle ürkerek ve ürpererek konuşur.” (Atay 2004: 53) şeklindeki cümlelerde ise şaşırarak, ürkerek ve ürpererek biçimindeki yapılar; zarf-fiil ekiyle meydana gelmiş bir zarf-fiil olmanın yanı sıra birer sözcüktür (fakat sözcük türü değildir! Yani zarf-fiil olarak adlandırılan veya adlandırılabilecek bir sözcük türü yoktur). Sonuç olarak zarf-fiillerin hem sözcük hem de sözcük grubu şeklinde kullanılabilen yapılar olduğu ifade edilmelidir. Dolayısıyla bütün zarf-fiil grupları aynı zamanda zarf-fiildir; fakat bütün zarf-fiiller zarf-fiil grubu değildir. Bu durumda, zarf-fiil ile zarf-fiil grubunu da yapı bakımından birbirinin eş değeri olarak değerlendirmemek gerekir.
Zarf-fiil ekleri ve meydana getirdikleri zarf-fiiller hem biçim bilgisinin hem de söz dizimi veya cümle bilgisinin kapsamına giren dil yapılarıdır. Bu bakımdan adı geçen yapılarla ilgili kabuller, biçim bilgisinin yanı sıra cümle bilgisini de etkilemektedir. “Kapıyı kapayarak odama gittim.” (Atay 2004: 53) cümlesinde kapayarak sözcüğü zarf-fiil olarak kabul edilirse verilen cümlenin ne öge ne de sözcük grubu tahlili yapılabilir. Daha açık bir ifadeyle kapayarak sözcüğü zarf-fiil olarak düşünülürse, kapıyı sözcüğünün gittim yükleminin nesnesi olarak değerlendirilmesi gerekir ki bu durumda öge tahlilinin doğru olması mümkün değildir. Yine kapıyı kapayarak değil de kapayarak ifadesinin zarf-fiil olarak kabul görmesi, cümlede geçen kapıyı kapayarak şeklindeki zarf-fiil grubunun yok sayılması anlamına gelir ki bu durumda da sözcük grubu olmayacağı için sözcük grubu tahlili yapılamaz. Sonuç itibarıyla zarf-fiillerin sözcük grubu şeklinde de olabileceğini göz önüne almak ve tanımı bu kapsamda yapmak, biçim bilgisi için olduğu kadar cümle bilgisi açısından da zaruridir.
Ergin’in (1998: 339) “Asıl hareketin yardımcı hareketlerini ifade eden kelimeler olarak gerundiumlar Türkçeyi birkaç hareketi basit bir cümle ile karşılayan, böylece cümle kalabalığından uzak bulunan bir dil hâline sokarlar.” şeklindeki ifadesine göre zarf-fiillerin cümleden bağımsız yapılar olmadığı ve Türkçeyi cümle kalabalığından kurtardığı anlaşılmaktadır. İfadenin tersten düşünülmesi, “Eğer zarf-fiiller olmasaydı Türkçe gereksiz cümle kalabalığının sıklıkla karşılaşıldığı bir dil olacaktı.” düşüncesini ortaya çıkarır. Ergin’in ortaya koyduğu bu önemli tespit; zarf-fiillerin, bağlı unsurlarıyla birlikte yüklem-fiilleri (/cümleleri) yargı bildirme özelliğinden uzaklaştırarak zarfa/zarf tümlecine dönüştürdüğü gerçeğini dikkate almayı gerekli kılar. Karahan (2015: 57) tarafından ortaya konan “Yüklem görevi yapan zarf-fiilin anlamı, özne, nesne, yer tamlayıcısı ve zarf adı verilen ögelerle tamamlanır. Yüklem olan zarf-fiil yargı bildirmez.” şeklindeki tespitin de araştırmacıları “zarf-fiil eki olmasaydı yüklem yargı bildirirdi; o hâlde zarf-fiil ekinin geldiği veya bağlı olduğu yapının yargı bildiren bir yapı yani cümle olduğu” sonucuna götürmesi beklenir. Yine Boz (2005: 48) tarafından zarf-fiil için cümle konumunda iken diğer bir cümlenin ögesi durumuna getirilen cümle[18] şeklinde ifade edilen düşünce, zarf-fiil eklerinin cümleyi öge durumuna getirdiğine ve mezkûr eklerle meydana gelen zarf-fiillerin ise cümlelerden sözcük veya sözcük grubuna dönüşmüş bir yapı olduğuna işaret eder. Dolayısıyla ortaya konan fikirler zarf-fiil eklerinin, sadece fiillere gelerek fiilleri zarflaştırdığı kabulünü tartışmalı hâle getirmekle birlikte fiillerin cümle boyutuyla ilgili yapılar olduğunu düşünebilmeye imkân verir. İfade edilen düşünceyi, Kapıyı kapayarak odama gittim. (Atay 2004: 53) cümlesi üzerinden somutlaştırmak gerekmektedir. Verilen cümleyi; “Kapıyı kapadım, odama gittim.” veya “Kapıyı kapadım ve odama gittim.” ya da “Kapıyı kapayıp odama gittim.” olmak üzere farklı şekillerde de ifade etmek mümkündür. “Kapıyı kapadım, odama gittim.” cümlesinde anlam olarak birbirine bağlı; iki farklı yargı yani yüklem vardır. Bu cümle “Kapıyı kapayarak odama gittim.” veya “Kapıyı kapayıp odama gittim.” şekline dönüştürüldüğünde “Kapıyı kapadım.” cümlesi artık yargı bildirme özelliğini kaybedip cümlelikten çıkarak kapıyı kapayarak veya kapıyı kapayıp şeklinde bir tümleç (/zarf tümleci) hâline gelir. Bu durumda zarf-fiil ekinin bağlı veya ilgili unsurlarıyla birlikte yüklem-fiili yani cümleyi zarflaştıran bir özelliğe sahip olduğu ifade edilebilir. Ayrıca zarf-fiil eklerinin geldiği fiil yapılarının çeşitli görevleri yerine getiren tamlayıcılarla birlikte kullanılabiliyor olması, adı geçen yapının cümle niteliğinde bir yapı olduğu gerçeğini kabullenmeye imkân verir. Zira tamlayıcı alabilen yapılar, yüklem olabilecek güce sahiptir (Uğurlu 1999b: 21). Bununla birlikte Türkçede fiiller tek başlarına tümleç veya tamlayıcı alamazlar. Tamlayıcı veya tümleç aldıkları durumda, sözcük türü özelliğinden sıyrılarak öge yani yüklem görevini üstlenirler ve cümle boyutuna taşınmış olurlar. Yüklemlerin ise tek başlarına ya da bağlı veya ilgili ögeleriyle birlikte cümleyi meydana getirdiği konusunda şüphe yoktur.
Zarf-fiil ekleri, herhangi bir cümleyi başka bir cümlenin ögesi durumuna getirebildiğine göre yargı ifadesinin ortaya çıkmasını sağlayan kip/zaman ve kişi ekinin de düşmesine veya kullanılmamasına sebep olduğu söylenebilir. Zira adı geçen ekler, doğrudan bağlı veya ilgili unsurlarıyla birlikte fiillerin veya fiilleşmiş yapıların üzerine gelebilmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak zarf-fiil; (bağlı veya ilgili unsurlarıyla birlikte) cümle niteliğindeki yüklem-fiilin -A, -AlI, -ArAk, -IncA, -Ip, -ken, -mAdAn, -mAksIzIn… gibi eklerle yargı bildirme özelliğini kaybedip sözcük veya sözcük grubu şeklinde zaman, yer, durum, miktar… bildiren tümleç (/zarf tümleci) hâline gelmiş biçimidir[19]. Zarf-fiili meydana getiren ek (-A, -AlI, -ArAk, -IncA, -Ip, -ken, -mAdAn, -mAksIzIn …) ise zarf-fiil ekidir. Dolayısıyla zarf-fiil eki (/zarf-eylem eki, gerundium eki, bağ fiil eki, ulaç eki), zarf-fiil (/gerundium/gerundiyum/gerundif, ulaç, fiil zarfı) değildir[20].
-A, -AlI, -ArAk, -IncA, -Ip, -ken, -mAdAn, -mAksIzIn… gibi yapılar için zarf-fiil, gerundium/gerundiyum/gerundif, ulaç veya fiil zarfı şeklindeki terim tercihleri bizce doğru değildir. Bunların yerine zarf-fiil eki, zarf-eylem eki, gerundium eki, bağ fiil eki, ulaç biçimbirimi veya ulaç eki tercih edilebilir. Ancak dil özellikleri ve mantığı açısından doğru olup olmadığı ile ilgili değerlendirme ve düşünceler bir tarafa bırakılırsa yaygınlık ve sıklık bakımından zarf-fiil eki teriminin öne çıktığını ifade etmek gerekir. Aynı kavramlar için ortak bir terimin kullanılması, terim birliği ve dolayısıyla Türkçenin öğrenilmesi, öğretilmesi ve araştırılması açısından önemli bir ihtiyaçtır.
Kaynaklar
ADALI Oya, Türkiye Türkçesinde Biçimbirimler, Papatya Yayıncılık, İstanbul 2004.
AĞCA Ferruh, “Eski Türkçede {-A/-I/-(y)U} Ünlü Zarf-fiil Eklerinin Farklı Bir işlevi Üzerine”, Türkbilig, S: 13, Ankara 2007, 3-17.
AKAR Ali, Oğuzların Dili - Eski Anadolu Türkçesine Giriş, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2018.
ALYILMAZ Cengiz, Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erzurum 1994.
ARGUNŞAH Mustafa, “Ünlü Gerundiumunun “-mağa” Yerine Kullanılışı”, 3. Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1999, 177-125.
ARGUNŞAH Mustafa, “Türkçede Zarf-fiil Eklerinin Durum Ekleriyle Kalıplaşması”, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume: 6/1, 2011, 55-68.
ATAY Falih Rıfkı, Zeytindağı, Pozitif Yayınları, İstanbul 2004.
AYDIN Mehmet, “Anadolu Ağızlarında İken ~ -Ken Zarf-Fiilinin Kullanımı ve Görevleri”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, C: 2000/II, S: 588, Ankara 2000, 639-645.
BANGUOĞLU Tahsin, Türkçenin Grameri, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2000.
BAŞDAŞ Cahit, “Türkiye Türkçesi Ağızlarında -kA/-kAnA Zarf-fiil Şekilleri”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C: 7, S: 33, 2014, 28-34.
BAYRAKTAR Nesrin, Türkçede Fiilimsiler, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2004.
BİLGEGİL Kaya, Türkçe Dil bilgisi, Dergâh Yayınları, İstanbul 1984.
BOZ Erdoğan, “Bir Birleşik Zarf-Fiil ‘Fiil+Sıfat-Fiil eki+(İyelik Eki+) Hal Eki’ Yapısı Üzerine”, İlmî Araştırmalar, S: 19, İstanbul 2005, 43-48.
BOZ Erdoğan, Türkiye Türkçesi Biçimsel ve Anlamsal İşlevli Biçimbilgisi (Tasnif Denemesi), Gazi Kitabevi, Ankara 2012.
BÖREKÇİ Muhsine, Türkiye Türkçesinde Yapı ve İşlev Bakımından Sözcükler, Eser Ofset Matbaacılık, Erzurum 2009.
BUDAK Aydın, “Türkmence’de -galı > -alı Zarf Fiili”, Türk Dünyası Araştırmaları, S: 97, İstanbul 1995, 219-232.
ÇAĞATAY Saadet, “Eski Osmanlıca’da Fiil Müştaklarından III. Gerundifler”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C: 6, S: 1-2, Ankara 1948, 27-47.
DAŞDEMİR Muharrem, Oklama Yöntemiyle Türkçenin Yapısal İşlevsel Söz Dizimi, Fenomen Yayıncılık, Erzurum 2015.
DELİCE Hacı İbrahim, “Fiil Cümlesinin Yüklemi İçinde Fiilimsi Olabilir mi?”, Prof. Dr. Mehmet Arslan’a Armağan, (ed. İbrahim Delice, Mehtap Erdoğan Taş, Hakan Yekbaş), Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Yayını, Sivas 2019, 627-632.
DENİZ YILMAZ Özlem, Türkiye Türkçesinde Eylemsi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2009.
Dilbilim ve Dil bilgisi Terimleri Sözlüğü, (haz. Berke Vardar yönetiminde N. Güz, E Öztokat, M Rifat, O. Senemoğlu, E. Sözer), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1980.
DİNAR Talat, “Zarf-fiil Eki + Edatlı Kuruluşlar ve Anadolu Ağızlarındaki ‘-IP bille’ Yapısı”, X. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri (28 Eylül-1 Ekim 2015 Saraybosna), Ankara 2015, 64-72.
DURMUŞ Oğuzhan, “{-(y)ArAK} Zarf-fiil Ekinin Kökeni Üzerine”, Türkbilig Türkoloji Araştırmaları, S: 23, Ankara 2012, 19-60
ERCİLASUN Ahmet B., Kutadgu Bilig Grameri -Fiil-, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara 1984.
ERGİN Muharrem, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul 1998.
ERSOYLU Halil, “-IbAnUñ, -UbAnUñ Gerundiumu”, 3. Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1999, 433-438.
GÜLSEVİN Gürer, “Türkçede -sA Şart Gerundiumu Üzerine”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, C: 1990/II, S: 467, Ankara 1990, 276-279.
GÜLSEVİN Gürer, “Türkiye Türkçesinde Birleşik Zarf-fiiller”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C: II, S: 2, Afyon 2001, 125-144.
GÜLSEVİN Gürer, Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007.
GÜLSEVİN Gürer; BOZ Erdoğan, Eski Anadolu Türkçesi, Gazi Kitabevi, Ankara 2004.
HATİBOĞLU Vecihe, Türkçenin Ekleri, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1981.
HÜNERLİ Bülent, Oğuz Grubu Türk Lehçelerinde Zarf-fiiller, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Edirne 2012.
HÜNERLİ Bülent, “Eski Anadolu Türkçesindeki Sınırlama İşlevindeki “-(y)XncA dek/degin/kadar Ara Formunun Doğu Trakya Ağızlarındaki Görünümü ve “-(y)XncA” Zarf-fiilinin Kullanım Çeşitliliği”, Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, Yıl: 4, S: 7, 2016, 152-163.
İLKER Ayşe, Batı Grubu Türk Yazı Dillerinde Fiil, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1997.
KAHRAMAN Tahir, Çağdaş Türkiye Türkçesi Dil bilgisi, DUMAT Basımevi, Ankara 2005.
KARA Funda, “Edat ve Zarf Üzerine Bazı Düşünceler”, Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume: 4/3, Ankara 2009, 1281-1300.
KARAAĞAÇ Günay, Türkçenin Dil Bilgisi, Akçağ Yayınları, Ankara 2012.
KARAHAN Leylâ, “Anadolu Ağızlarında Kullanılan Bazı Zarf-fiil Ekleri”, Türk Dili Üzerine İncelemeler, (haz. Ekrem Arıkoğlu, Dilek Ergönenç Akbaba), Akçağ Yayınları, Ankara 2011, 345-373.
KARAHAN Leylâ, Türkçede Söz Dizimi, Akçağ Yayınları, Ankara 2015.
KARPUZ Hacı Ömer, Türkçe'de Zarflar -Türkiye Türkçesi Edebi Dilindeki Zarfların Yapısal ve İşlevsel İncelemesi-, Ege-Doğuş Yayınları, Denizli 2000.
KARPUZ Hacı Ömer; SALAN Erkan, "Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nde Çekim Edatı İşlevinde Kullanılan -IncA Ekli Zarf-eylem Yapıları", Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S: 35, Konya 2014, 1-19.
KERİMOĞLU Caner, “Zarf Kategorisi Üzerine”, Dil bilgisi ve Dilbilim Yazıları, Pegem Akademi Yayınları, Ankara 2017, 209-228.
KORKMAZ Zeynep, Gramer Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2003a.
KORKMAZ Zeynep, Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2003b.
KÖKTEKİN Kâzım, Eski Anadolu Türkçesi, Fenomen Yayınları, Erzurum 2008.
NALBANT Mehmet Vefa, DEMİREL Ezgi, “Dı̇̄vānü Lüġāti’t-Türk’te Fiilimsiler ve Bu Fiilimsilerle Oluşmuş Cümle Öğeleri Üzerine Bir Değerlendirme”, IV. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildirileri 22-24 Aralık 2011 Muğla I. Cilt, (ed. Mehmet Naci Önal), Ankara 2012, 131-156.
ÖNER Mustafa, “-mATI Gerundiyumu Hakkında”, Türkçe Yazıları, (ed. Hayati Develi), Kesit Yayınları, İstanbul 2011, 67-75.
ÖNER Mustafa, “Türkçede -prAK Zarf-fiili”, Türkçe Yazıları, (ed. Hayati Develi), Kesit Yayınları, İstanbul 2011, 77-80.
ÖZKAN Mustafa, Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi, Filiz Kitabevi, İstanbul 2000.
ÖZMEN Mehmet, Türkçede -Ken Zarf-Fiili, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2014.
SALAN Erkan, “{-mAĠIn} Zarf-fiil Eki Üzerine”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S: 54, Erzurum 2015, 71-84.
SALAN Erkan, “{-IcAk} Zarf-fiil Eki ve Varyantları Üzerine”, Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S: 21, Ankara 2017, 45-73.
SALAN Erkan, “Eski Anadolu Türkçesinde {-AlIdAn (> -AldAn)} ve {-AlIdAn berü (> -AldAn berü)} Zarf-fiil Eklerinin Oluşumu”, Türkbilig Türkoloji Araştırmaları, S: 37, Ankara 2019, 61-70.
ŞAHİN Hatice, Eski Anadolu Türkçesi, Akçağ Yayınları, Ankara 2003.
TANÇ Mustafa, “Çağdaş Kıpçak Grubu Türk Lehçelerinde -P Zarf-Fiil Ekinin -Mağa Anlamında Kullanılışı”, V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri II 20-26 Eylül 2004, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2004, 2781-2791.
TANPINAR Ahmet Hamdi, Huzur, Dergâh Yayınları, İstanbul 2000.
TİKEN Kâmil, Eski Türkiye Türkçesinde Edatlar, Bağlaçlar, Ünlemler ve Zarf-fiiller, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2004.
TİMURTAŞ Faruk K., Eski Türkiye Türkçesi XV. Yüzyıl Gramer-Metin-Sözlük, Enderun Kitabevi, İstanbul 1994.
TOPALOĞLU Ahmet, Dil Bilgisi Terimleri Sözlüğü, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1989.
TUNCER Hediye, Türk Dilinde Zarf-fiiller, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Edirne 1996.
TURAN Fikret, “Türkçede Zarflar Üzerine”, Folkloristik: Prof. Dr. Dursun Yıldırım Armağanı, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Ankara 1998, 301-307.
TURAN Fikret, Adverbs and Adverbial Constructions in Old Anatolian Turkish, Harrassowitz Verlag, Wiesbaden 2000.
UĞURLU Mustafa, “-ArAK ve -p ile Kurulan Zarf-fiilli Parçalarda Sınır Vurgulayışın Rolü”, 3. Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1999a, 1181-1187.
UĞURLU Mustafa, Memlük Türkçesinde Zarf-fiilli Parçaların Dizimi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1999b.
ÜSTÜNOVA Kerime, Eylem İşletimi, Sentez Yayıncılık, Bursa 2016.
VARDAR Berke, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, Multilingual Yayınları, İstanbul 2002.
YELTEN Muhammet, Eski Anadolu Türkçesi ve Örnek Metinler, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, İstanbul 2009.
YILDIRIM Faruk, “-(y)IşIn Zarf-fiili Üzerine”, V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri II 20-26 Eylül 2004, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2004, 3207-3217.
YILMAZ Engin, “-mAdAn Zarf-Fiil Eki Sadece ‘Olumsuzluk’ mu bildirir?”, Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar, Pegem Akademi Yayınları, Ankara 2009, 22-46.
YÜCE Nuri, Gerundien im Türkischen: Eine morphologische und syntaktische Untersuchung, Simurg Yayınları, İstanbul 1999.
YÜCEL Bilal, “Türkiye Türkçesinde Zarf-fiil Eklerinin Yapı Bakımından Sınıflandırılması Üzerine”, Türklük Bilimi Araştırmaları, S: 9, Sivas 2000, 75-114.
YÜCEOL ÖZEZEN Muna, “Türkçede Zarf-fiiller ve Zarf-fiillerde Yapılaşma Süreçleri”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C: 24, S: 1, Adana 2018, 79-97.
[1] Bu eklerden bazıları bugün standart (ölçünlü) Türkiye Türkçesinde kullanılmamaktadır: -IcAk, -IşIn, -mAGIn, -prAk gibi.
[2] Banguoğlu 2000: 427-440; Şahin 2003: 69-70; Yıldırım 2004: 3207-3214; Boz 2005: 44-48; Öner 2011: 77-80; Özmen 2014; Akar 2018: 194-202.
[3] Gülsevin 1990: 277-279; Timurtaş 1994: 137-140; Yüce 1999; Argunşah 1999: 117-123; Ersoylu 1999: 433-436. Gülsevin’in (2001: 128) aktardığı notlara bakıldığında Osman Nedim Tuna’nın da ders teksirlerinde bu terimi kullandığı anlaşılmaktadır.
[4] Öner 2011: 67-75.
[5] Alyılmaz 1994: 96-112; Tuncer 1996: 10, 17, 21; Karpuz 2000: 81; Özkan 2000: 151-154; Yücel 2000: 75-85; Korkmaz 2003b: 984; Bayraktar 2004; 138; Gülsevin ve Boz 2004: 148-152; Tiken 2004: 133, 137,139, 146, 160; Ağca 2007: 3-16; Köktekin 2008: 125-128; Yelten 2009: 188-198; Yılmaz 2009: 22-41; Argunşah 2011: 55-67; Karahan 2011: 345-369; Nalbant ve Demirel 2012: 136-154; Daşdemir 2015: 101-106; Salan 2015: 71-79; Salan 2017: 45-64; Salan 2019: 61-68.
[6] Karaağaç 2012: 380-388; Karpuz ve Salan 2014: 3-16.
[7] Ergin 1998: 339-348.
[8] Bilgegil 1984: 283.
[9] Dilbilim ve Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü 1980: 148; Hatiboğlu 1981: 31, 114; Vardar 2002: 202; Kahraman 2005: 122-124; Üstünova 2016: 183-193.
[10] Aydın 1995: 219-232; İlker 1997: 150-154; Uğurlu 1999a: 1181-1185; Aydın 2000: 639-642; Gülsevin 2001: 125-143; Tanç 2004: 2781-2788; Gülsevin 2007: 125-133; Hünerli 2012: 26-27; Başdaş 2014: 28-33; Dinar 2015: 64-71; Hünerli 2016: 152-160; Yüceol Özezen 2018: 82-96.
[11] Ercilasun 1984: 177-188.
[12] Deniz Yılmaz 2009: 93-108.
[13] Boz 2012: 43-51.
[14] Adalı 2004: 60-61.
[15] Çağatay 1948: 27-45.
[16] Ekin kullanımı ve kökeni hakkında bk. Durmuş 2012: 19-52.
[17] Yüklem-fiil terimi, Karpuz (2000: 17) tarafından “Kâğıttan yapılan mendil çok güzel olmuş.” şeklindeki bir cümlede -an sıfat-fiil ekinin getirildiği kâğıttan yapıl- ifadesindeki yapıl- fiili, yani cümleciğin yüklemi için kullanılmıştır.
[18] Adalı (2004: 61) bu dönüşümü, “Çekirdek tümcenin dönüşümü yüklemi oluşturan zorunlu ardıllar (birincil zaman/istem, kişi) kaldırılıp eylemsi ardılları getirilerek sağlanır. Geniş zaman, belirsiz geçmiş ve gelecek zaman ortaçlık ardılları aynı zamanda eylemsi ardılı olduklarından kaldırılan yalnızca kişi ardıllarıdır.” şeklinde ifade eder.
[19] Bugün Türkiye Türkçesinde; gidedur-, bakakal-, düşeyaz-, yazıp dur-, yazadur- … gibi birleşik fiil yapılarında geçen -A, -ıp eklerinin zarf-fiil eki işleviyle bir ilgisi kalmadığı gibi meydana gelen gide, baka, düşe, yazıp, yaza … gibi yapıların da zarf-fiil göreviyle bir ilgisi kalmamıştır. Hatta -bu durumdan kaynaklı olmak üzere- adı geçen yapılarda yer alan eklerin zarf-fiil eki ve bu eklerle meydana gelen yapının zarf-fiil işlevine sahip olup olmadığı konusu bugün Türk dilinin tartışmalı konularından biri hâline gelmiştir (Delice 2019: 627-632). Bu bakımdan çeşitli dil çalışmalarında ifade edilmiş olan zarf-fiil eklerinin ve dolayısıyla zarf-fiillerin tasvirî birleşik fiillerin içinde yer alabildiği yönündeki bilgi tanıma dâhil edilmemiştir.
[20] Aynı durum, diğer fiilimsiler için de geçerlidir. Yani isim-fiil eki (/mastar eki), isim-fiil (/mastar) olmadığı gibi sıfat-fiil eki (/ortaç eki) de sıfat-fiil (/ortaç) değildir. Başka bir deyişle isim-fiil, isim-fiil ekiyle meydana gelen ve genellikle isim görevinde kullanılan sözcük veya sözcük grubu; sıfat-fiil ise sıfat-fiil ekiyle meydana gelen ve çoğunlukla sıfat görevinde kullanılan sözcük veya sözcük grubudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.