Dergileri ve dergicileri severim. Kültürel kuraklığa rağmen kutsal bir inatla sürdürülen bu uğraşı anlamlı buluyorum.
Özellikle Anadolu’da çıkarılan dergilerin ben de ayrı bir yeri var. Özgün kapaklarında her daim taze merhabalar sunuyorlar bize.
Şehirlerden gelen dergiler dost mektupları gibidir. Çıkaranların muhabbeti sayfalara satırlara siner.
Editör yazılarındaki içtenlik sizi hemen sarar.
Dergiler her ay meçhule gönderilen bildiriler gibi yayılırlar yeryüzüne.
Sonrası sessizlik olsa bile ümit bitmez heyecan tükenmez onlarda.
İdealist oldukları için iddialı cümleler kurarlar. Büyük bir boşluğu doldurduklarını vurgularlar genelde.
Oysa ki öyle bir boşluk yoktur.
Dünya dergilere yer bırakmayacak şekilde boş işlerle kendini doldurmuştur.
Dergiler ne hazindir ki okurdan fazladır bizde.
Bize has bir durum olsa gerek bu da. Dergiler var ama okuru yok. Acı ama gerçek.
Bırakın okuru yazdıkları dergiyi okumayan yazarlar bile var.
Bir televizyon programında dergiciliği vejeteryanların mahallesinde kasap dükkânı açmaya benzetmiştim.
Devamı: https://www.haber7.com/yazarlar/mahmut-biyikli/3446130-dergi-delileri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.