EBYÜ Mühendislik Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Harun Akoğuz TYB’deki konuşmasında “Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağında yer alıyor. Sunumda, son 100 yılda ülkemizde meydana gelen afetlerin %61'inin depremlerden kaynaklandığı belirtiliyor. 1939 Erzincan depremi gibi büyük depremler, yüzeyde 350 km'lik kırıklara ve ciddi can kayıplarına neden oldu. Depremlerin büyüklüğü ve şiddeti, yapılar üzerinde yıkıcı etkiler yaratırken, zemin yapısı da bu etkileri artırabiliyor.
Deprem dalgaları, yeryüzüne ulaştığında zemin yapısına bağlı olarak farklı şekillerde yayılıyor. Alüvyon gibi yumuşak zeminler, deprem dalgalarını büyüterek yapılar üzerinde daha fazla hasara neden oluyor. Özellikle 1992 Erzincan depreminde, kalın alüvyon tabakasının deprem şiddetini artırdığı belirtiliyor. Bu nedenle, zemin iyileştirme teknikleri, deprem riskini azaltmak için büyük önem taşıyor.” Şeklinde konuştu.
Zemin İyileştirme Teknikleri
Dr. Öğr. Üyesi Harun Akoğuz Sunumunda, zemin iyileştirme teknikleri arasında geleneksel yöntemlerin yanı sıra yenilikçi ve çevreci yaklaşımları da anlattı. “Geleneksel yöntemlerde çimento ve türevleri kullanılırken, bu yöntemlerin çevre kirliliği ve küresel ısınma gibi sorunlara yol açabiliyor. Bu nedenle, araştırmacılar çimento yerine biyolojik yöntemler ve atık malzemeler kullanarak zemin iyileştirme üzerine çalışmalar yürütüyor.” Dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Harun Akoğuz: zemin iyileştirmede kullanılan yöntemleri de anlattı: “Biyolojik Yöntemler: Doğada bulunan biyomineraller (örneğin, mercanlar, karınca tepelikleri) zemin iyileştirmede kullanılabiliyor. Bu yöntemler, çevre dostu olmaları nedeniyle öne çıkıyor.Atık Malzemeler: Atık tuğla tozu gibi malzemeler, zemin iyileştirmede kullanılarak hem çevresel atıkların değerlendirilmesi hem de zemin stabilitesinin artırılması sağlanıyor.” Şeklinde konuşmasını sürdürdü.
Yatay Mimarinin Önemi
Dr. Öğr. Üyesi Harun Akoğuz Sunumunda, yatay mimarinin deprem riskini azaltmadaki rolüne de değindi. Özellikle deprem bölgelerinde yatay mimarinin teşvik edilmesi, yapıların deprem dalgalarına karşı daha dayanıklı olmasını sağladığını söyledi.. Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde yaygın olan yatay mimari, Türkiye'de de özellikle deprem bölgelerinde tercih edilmesi gereken bir yapılaşma biçimi olarak önerildiğini ifade etti.
Program sonrasında Harun Akoğuz’a TYB tarafından hazırlanan bir teşekkür belgesi ile kitap hediye edildi. Teşekkür Belgesini Prof. Dr. Mahmut Abdullah Arslan, Kitapları ise TYB Şube Başkan Yardımcısı Lütfi Şimşek takdim etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.