26-27 Kasım 2021 günleri yapılan Şûra'ya, dilciler, edebiyatçılar, ilim ve fikir adamları ile hukuk, tıp, eğitim, spor gibi alanlardan konuyla ilgili çalışmaları olanlar katıldı. Şûra'da müzakere edilen başlıklarla ilgili kapsamlı bir rapor hazırlanarak kamuoyuna açıklandı.
Çözümle ilgili teklifler, tavsiyeler ve uygulama ile ilgili görüşler
. Orta öğretimde gençlerimizin okuyacağı temel eserler tam metin olarak Milli Eğitim tarafından özgün dilleri ile yayınlanmalıdır.
Büyük edebiyat eserleri bir milletin en sağlam varlık zeminidir. Orta öğretimde büyük yazarlarımızın eserleri tam metin olarak okutulmalı, gençlerin bunun üzerinde düşünmesi, fikir yürütmesi sağlanmalıdır.
Temel metinlerin okunması konusunda Anadolu Mektebi uygulaması yaygınlaştırılmalıdır.
. Türkiyat öğretiminin ülkenin ihtiyaçlarına göre planlaması ivedilikle ele alınmalıdır.
Ülkemizde hâlihazırda toplamı iki yüzü aşan Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği, Türkçe Öğretmenliği ve Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümleri mevcuttur. Türkiyat öğretiminin ülkenin ihtiyaçlarına göre planlaması ivedilikle ele alınmalıdır. Sayıca artış yerine nitelik kazandırma esas alınmalıdır.
. Devletin dil siyaseti olmalıdır.
Sanatçı ile toplumun müştereken kullandığı bir edebiyat dili sürekli canlı tutulmalı ve desteklenmelidir. Bunun için sadece edebî eser ortaya koyanların duyarlığı yeterli olmayacaktır. Devletin bir dil ve buna bağlı olarak “edebiyat dili politikası” olması gerekir. Yaşayan ve yaşatılması gerekli olan dil mirası ihtimamla muhafaza edilmelidir. Geçmişle bağımızı ancak yaşatılan bu dille sürdürebiliriz. Bu dil, Anadolu coğrafyası ve Türkiye Türkçesi çerçevesinde bakıldığında Yunus Emre’nin eserlerinde billur misali var olan Türkçedir. Bizlere miras kalan arı, duru ve yalın Türkiye Türkçesinin ölçü alındığı bir edebiyat dilinin her zeminde yaşatılması bugünün gençleri gibi gelecek nesiller için elzemdir.
. Gençlerimize dil ve edebiyat şuûru kazandırılmalıdır.
Orta öğrenimdeki gençleri hayata ve sınavlara hazırlarken yüzlerce yazar, eser adı ezberlemeye mecbur edilmemelidir. Böylesi uygulama ne başarıya hizmet edecek ne de dil sevgisi hasıl edecektir. Büyük edebiyatçılarımızı tanıma ve öne çıkan eserlerini okuma sadece dil şuûru kazandırmaz, milletimizin köklü varoluş değerlerini kavramaya zemin hazırlar. Refik Halit Karay, Ömer Seyfettin, Peyami Safa, Tarık Buğra, Mehmet Âkif, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Ali, Necip Fazıl… gibi edebiyatımızın vazgeçilmez şahsiyetlerinin eserlerini okumak kendiliğinden edebiyat zevki meydana getirecek, bu da gençlerimizin dilini zenginleştirecektir. Edebiyat tercihe yönelik bir güzel sanattır, bu yönelişte zevk belirleyici olur. Sabır ve şuûrla bu zevkin inşası için çalışmak hem değerlerimize hem de edebiyat dilinin gelişmesine katkı sağlayacaktır.
. Kaide dışı uydurma kelimeler dilde düzensizliğe ve kavram kargaşasına yol açmaktadır. Bilhassa akademide yaygınlaşan kelime uydurma alışkanlığı terk edilmelidir.
Yabancı kelimeler karşılık bulunurken ilmî temellerden yoksun ve dilin tabiatına ve kurallarına aykırı hareket edilmemelidir. Türkçede tahribata yol açan kelime türetme faaliyetleri, tasfiyeciliğe dönüştürülmemeli; uydurmacılığa teşebbüs edilmemelidir. Türkçenin kurallarına uymayan kelimelerin sayısının çoğalması, dilde düzensizliğe ve kavram kargaşasına yol açmakta, dolayısıyla Türkçenin öğrenilmesini ve öğretimini zorlaştırmaktadır.
Yüzyıllardan beri dilimize yerleşerek Türkçenin malı olmuş, kavram alanları belli Arapça ve Farsça kelimelerin dilden atılması yanlışından dönülmelidir. Dilden atılmak istenen kelimelerin yerine çağrışımları ve anlam sınırları muğlak, neyin karşılığı olduğu tam olarak bilinmeyen yeni kelimeler türetilmemelidir.
Yeni türetilen kelimelerin atılan kelimelerin yerini tutmaması sonucunda oluşan boşluğun, başta Fransızca ve İngilizce olmak üzere Batı dillerinden alınan kelimelerle doldurulmakta olduğu dikkate alınmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.