***********
Türkiye Yazarlar Birliği, denince pek çok kimse gibi benim de aklıma Mehmet Doğan gelir. Kuşkusuz kuruluşundan bugüne nice ismin emeği söz konusudur ama o isimlere de sorsanız eminin onun adını en başta anacaklardır. İşlerin kaderi kişilerin kaderine bağlanmıştır. Mehmet Doğan’ın çok yönlü gayretleri olmasaydı TYB bu noktaya gelebilir miydi, bilemiyorum.
Mehmet Doğan pek az insanın cümle kurma cesareti gösterdiği yıllarda Batılılaşma İhaneti’ni kaleme alabilmiş bir cesaretin adıdır. Bu kitap sadece cesaretiyle önemli değildir. Ele aldığı meseleyi her bakımdan ihata eder. Doğan’ın Mehmet Akif’e akraba çıkan yanını burada aramak gerekir. Akif’in cesareti ve kuruculuğu onda toplanmıştır. Cesareti ona, resmi tarihin kalıplarını zorlama iradesi verir. Kuruculuğuysa onlarca ismi bir merkezde toplayabilmesini sağlamıştır. Türkiye ait ne varsa sosyologların, tarihçilerin, akademisyenlerin elini taşın altına sokmadığı günlerde yapar bunu. Türk tarihinin bütün yükünü üstlenir. Sadece Türk tarihinin de değil Türk dilinin de. Son yüz yılda onun kadar Türkçe üzerine düşünebilen nadir isim bulunur. Bunlarla da yetinmez Türk siyasetinin de ahvaline dahil olur. Bütün bunlar onun Türk kültürünün her veçhesine olan ilgisini açıkça ortaya koyar. Yazarlar birliğini “Türkiye Yazarlar Birliği” yapan iradede ondaki kararlılık yansır. Tabir caizse o birliği, eylemi de onu önce tebarüz sonra da tebellür ettirmiştir.
Kuşkusuz Mehmet Doğan, Türkiye Yazarlar Birliği’nden ibaret değildir. Yukarıda da andığım gibi Türk kültürünün her cephesi onun gayretlerine sahne olan bir alandır. Balkanlardan Orta Asya’ya, Kırım’a, Orta Doğu’ya kısacası Selçuklunun, Osmanlının yayıldığı tüm coğrafya onun bir vesileyle bağ kurduğunu görürüz. Onlarca yazar, şair, akademisyen onun aksiyonu vesilesiyle andığım coğrafyaları tanıma, bağ kurma hatta dünya görüyle görme fırsatı bulmuştur. Bunlardan biri olmak benim için her zaman bir şeref olacaktır. Onun düşlediği aksiyonlar sayesinde kendimi Kırım’da, Bahçesaray’da buldum. Isık Gölü, onun düşüne girdikten sonra benim de görüş alanıma girebildi. Bu dediğimin onlarca isim için tıpkı bendeki gibi zuhur ettiğini yakından biliyorum. Demek ki ona ve Türkiye Yazarlar Birliği’ne nasip olan her neyse başka onlarca insanın da nasibi olabilmiş.
Türkiye gibi kimliği konusunda uzlaşması olmayan ülkeler için Mehmet Doğan gibi tek kişilik dev kadro diye tabir edilen isimlerin varlığını önemlidir. Bu nedenle bu cümleleri aça aça uzatmakta fayda görüyorum. Belki dua yerine geçer de arkasından birileri böylece gelip çoğalır. Kolay bir aksiyon değildir bu. Nurettin Topçu rahmetli etrafında başlayan Hareket dergisinin adıyla simgeleşen aksiyon söz konusudur çünkü. Mehmet Doğan ağabeydeki fevkalade müktesebat işte bu aksiyonla yoğrulmuştur. Dirayet ve ahlakla mücehhez bir hayatın bileşenleri başka ne olabilirdi ki… Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, İsmet Özel, Necmeddin Erbakan… Mehmet Doğan bu büyük şahsiyetlerin her biri gibi bir ses olabilmiştir. Sanırım içlerinde kurucu olmak bakımından Türkiye Yazarlar Birliği banisi Doğan, andığım isimlerin hepsine de emek vererek ayrı bir şana ulaşmıştır. Sadece bu isimler mi Cahit Zarifoğlu’ndan Tanpınar’a, Kemal Tahir’e, Tarık Buğra’ya tefekkür ve tahayyül dünyamızın nice ismi onun Türkiye Yazarlar Birliği’ndeki gayretleriyle yaşanan zamanda canlı birer kişiliğe dönüşmüşlerdir.
Türkiye Yazarlar Birliği ve Mehmet Doğan’ın hikayesi bize pek çok şey söylüyor. Her şeyden önce işlerin kaderinin kişilerin kaderiyle iç içe olduğunu. Eminim başka kalemler Türkiye Yazarlar Birliği’nin bunca yıllık gayretlerini benden daha iyi anlatabileceklerdir. Ben naçizane işler ve kişilerin kader ağına işaret etmek istedim. İnşallah, milletimiz, Türkiye Yazarlar Birliği gibi kurucularının adını sonraki kuşakların eylemleriyle geliştirdiği nice kurumlara sahip olur.
T
Tü
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.