Festivallerde soykırımı lanetleyen protestolar yaptılar, Filistin'i sembolize eden renkleri taşıdılar. İşinden olma, sinema sektöründen dışlanma pahasına yaptılar bunu.
Bizimkilere gelince... Koskoca Adana Altın Koza Film Festivali yapıldı bitti, Filistin sinemasından seçki, meslektaşlarıyla dayanışma haberi duymadık. Polonya sineması, Küba sineması vardı Adana'da ama Filistin yoktu işte...
Şimdi devam eden Antalya Altın Portakal Film Festivali var; orada da iki film gösterimi dışında dişe dokunur, özel bir program yok.
Ne yazık ki festival düzenleyicilerinin bu konuda hassasiyeti oluşmamış. Oysa Gazze'nin, Filistin'in, Lübnan'ın başına gelenler İsrail'in başına gelseydi o zaman bırak özel program yapmayı, zannımca, festivalin tamamını İsrail ile dayanışmaya adarlardı.
Sinemacıların burnumuzun dibince gerçekleşen katliamlara, soykırıma bigâne kalması hangi vicdana sığar. Kumbaradaki parasını Filistinli çocuklara gönderen ilkokul çocukları bile festival organizatörlerinden daha duyarlı.
Bir tek Gülsen Tuncer'i boynunda Filistin kefiyesi ile gördük. Yılların emektar oyuncusu Altın Portakal'a davet alınca bavuluna ilk Filistin kefiyesi koyduğunu söylüyor.
'Yüreğimizde Filistin, Mısır, Irak, Suriye var, onlar bizim komşularımız, akrabalarımız, kardeşlerimiz, canımız. Hepsini kucaklıyorum, bu savaşı çıkaranları lanetliyorum' diyerek coğrafya ile dayanışmasını izhar etmiş.
Tuncer'in bu hassasiyeti festivalin kurumsal tavrı olmalıydı.
Şimdi değilse ne zaman?
Devamı: https://www.aksam.com.tr/yazarlar/bedir-acar/altin-portakal-filistini-gormedi/haber-1511763
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.