Ayrıca Suriyelilerin sevinç ve coşkusu Sünni fanatizminden ya da Şia düşmanlığından kaynaklan-mıyor. Nasrallah, İran’dan aldığı talimatla Hizbullah’ı Suriye’ye sokmuş, acımasızca, vahşice Müslüman katliamı yapmıştı.
Nasrallah’ın öldürülmesine sevinenler sadece Suriyeli mazlumlar değil; Lübnan’ın ezici çoğunluğu, buna Şiiler de dâhil, Hizbullah’ın üst üste yediği darbelerin ve en son lider Nasrallah’ın öldürülmesinin Lübnan için hayırlı olabileceğini düşünüyorlar.
Şiiler Lübnan’da Sünniler ve Marunilerden sonraki 3’üncü en büyük topluluk. Uzun yıllar dikkate alınmadılar, kırsalda, yoksul ve ötelenmiş yaşadılar. İran doğumlu, Lübnan asıllı Musa Sadr, 1975 yılında Emel Hareketi’ni kurarak Lübnan Şiilerini bir araya topladı ve örgütlü güce dönüştürdü. Sadr, İran Şahı’nın adamı olarak Lübnan’a gönderilmişti ancak Humeyni’nin de akrabasıydı. Dindar, seküler, hatta sosyalist Şiileri bir arada tutacak kıvraklığa sahipti. Suriye ve Lübnan’daki Nusayrileri Şii kimliğine büründüren de o olmuştu. İran ve Irak’taki muhalif Şiileri de kendisine çekmeyi başarmıştı. 31 Ağustos 1978’de, Kaddafi ile görüşmek için gittiği Libya’da kayboldu. Bugün bile Sadr’a ne olduğu, nerede olduğu bilinmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.