Gül annem, küçük evimizin bahçesinde iskele kenarında kırmızı renkli, mis kokulu güller yetiştirirdi.
Her işe besmeleyle başlayan gül annem, gülü her koklayışında Peygamber Efendimize salâvat getirirdi. Henüz 6 yaşındaydım. Bir gün “Anne, gül koklarken niçin salâvat getiriyorsun?” diye sormuştum büyük bir merakla. Canım annem de “Gül, Peygamber Efendimizin kokusu ve cemâli olduğu için ona salâvat getiriyorum oğlum. Sen de bundan sonra gülü her koklayışında Peygamber Efendimizi hatırlayıp salâvat getir. Bizim ecdadımız gülü hep böyle sevmiş. Çocuklarına Peygamberimizi çok sevdikleri için gülle ilgili isimlerden başka Ayşe, Fatma, Hatice, Zeynep, Emine gibi isimler vermişler. Erkek çocuklarına da yine ona olan sevgi sebebiyle Ahmet, Mehmet, Muhammet, Mustafa, Ali, Hasan, Hüseyin gibi isimler koymuşlar.” demişti. Gül yürekli annemin Peygamber muhabbetini daha iyi anlamıştım o gün ve kırmızı güllere olan muhabbetim bende de aşka dönüşmüştü. İşte o günden sonra benim için de kırmızı ve mis kokulu güller, Muhammed idi artık.
Gül yetiştirirdi annem bahçemizde / Kırmızı renkli, Muhammed kokulu güller. / Gülü her koklayışımızda / Salâvat getirirdik gül Peygamber’e / Güller, mazot kokmadan önce.
Kuşların ötüşleriyle karşıladıkları bahar; leylek kanatlarından, rengârenk açan çiçeklerden inerdi yeryüzüne ve çocuk yüreğimize. Bahçemizde açan Muhammed kokulu kırmızı güllerle birlikte bizim gönüllerimizde de güller açardı. Evimizin iskelesinden gonca hâlinde görüp kokladığımız gülün sabah ezanıyla namaza uyandığımızda açıldığını görür ve yıldızların şahitliğinde güneşten ve bülbüllerden önce gülümüzü biz öpüp koklardık salâvatla.
Devamı: https://www.insaniyet.net/gul-yurekli-annem-ve-gullerimiz/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.