• İstanbul 10 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 14 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 10 °C
  • Şanlıurfa 13 °C
  • Trabzon 10 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 3 °C
  • Bursa 10 °C

Ahmet Fatih Gökdağ: Bizden önce göçenlere selâm ve dua ile…

Ahmet Fatih Gökdağ: Bizden önce göçenlere selâm ve dua ile…
Merhum TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan ve Merhum Prof. Dr. Halûk Dursun (19.Ağustos 2019 Malazgirt)

Hazırlığı içinde olduğum 19 -21 Ağustos 2019 tarihlerinde Malazgirt’te düzenlenecek  “IV. Tarihî Roman ve Romanda Tarih Bilgi Şöleni  için Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Halûk Dursun haberdar olduğu programa  yardımcıları aracılığı ile beni birkaç defa aratarak ısrarla katılmak isteğini iletmişti. Hayır diyemeyeceğimiz bu talepteki ısrarı anlamamıştık.   Mehmet ağabeyle memnun olacağımız cevabını verdik.  

Halûk Hoca’nın ısrarının sırrının şölendeki veda niteliğindeki son konuşması olacağını  aynı  gün 19 Ağustos 2019 tarihinde Van’da elim bir trafik kazası sonucu  vefat edeceğini elbette bilemezdik.

Ve

11 Ağustos’da  Ebedî aleme  arkasında büyük bir ızdırab halkası  bırakarak göçen   Mehmet Ağabey’de  bu şölende her zaman ki gibi aşağıda tekrarı olan kıymetli bir konuşma yapmıştı.

Her iki merhuma Allah ‘tan rahmetle mekanlarının cennet olmasını niyaz ediyorum .   Fatih Gökdağ

**************

D. Mehmet DOĞAN

Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı

Edebiyat ve tarih hep iç içe olmuştur. Hatta tarih edebiyattan sayılmıştır. Edebî eserler de

günü gelir tarihin malı olur. Onlar olmaksızın tarih tam yazılamaz.

Tarihi tarihçiler yazar, edebiyatçılar tarihi konu edindiği zaman ortaya çıkan eser tarih metni

olmaz, fakat sanat eseri güçlü bir tesir uyandırarak tarihî kitlelere mal eder. Son yıllarda

ülkemizde binden fazla roman yayınlanıyor, bunlar tesbit edilebilenler. Bunların içinde tarihî

romanlar ilk sıralarda yer alıyor. Çok sayıda tarihî roman okuyucudan ilgi görüyor olmalı ki,

her yıl yeni yeni tarihî romanlar piyasaya çıkıyor.

Bu kitapların hepsinin roman olduğunu söylemek mümkün değil. Bazılarının tarihle

alâkalarını kurmak da güç. İçlerinde iyileri, gelecekte de okunacak olanları, edebiyat tarihine

geçecekler de var elbette.

Tarihî roman yazanlarla roman incelemesi yapan edebiyatçıları bir araya getirmek, bir ortak

zemin oluşturmak, konuşulması gereken konuları konuşmak, tartışmak önemli. Bunu tarihî

mekânlarda yapmak konuya dekor eklemek gibi görülebilir. Yine de tarihin estiği yerlerde

konuşmanın, düşünmenin farklı bir etkisi olduğunu kabul etmek lâzım.

Malazgirt, denilebilir ki tarihin kaynağı, kaynadığı bir yer. Sırf ismi bile bir parola etkisi

uyandırıyor. Malazgirt’e, Malazgirt meydan muharebesine yüklenen anlam gerçeğini ne

kadar yansıtabilir?

Ben derim ki, ona yüklenen hiçbir anlam uyandırdığı tesir kadar güçlü olamaz.

Hiç şüphe yok ki Malazgirt zaferi tarihin dönüm noktalarından biri. Sadece bizim tarihimizin

ve İslâm tarihinin değil, dünya tarihinin büyük sonuçlar doğuran harplerinden. Geleceğe

yönelik büyük değişikliklere yol açan meydan muharebelerinden biri Malazgirt’te cereyan

etti. Gerçekten de o muharebe tarihin kendisiydi.

Tarihi kuru metin olmaktan edebiyat, sanat ve düşünce adamları kurtarıyor. Onların geniş

kavrayışları, uzak görüşleri, sanatkâr muhayyileleri ve etkileme güçleri geçmişte kalmış

kişileri, olayları günümüze taşıyor.

Malazgirt üzerinden yeni bir tarih kavrayışının oluşmasında, 20. Yüzyılda tarihçiler kadar,

hatta onlardan daha fazla edebiyatçıların, düşünürlerin rolü var. Yahya Kemal’in Malazgirt 

üzerinden verdiği mesajlar, zaman içinde büyük tesirler uyandırdı. Anadolu merkezli,

Malazgirt başlangıç alınacak bir vatan ve millet anlayışı zamanla kabul gördü. Nureddin

Topçu’nun 1939’da Hareket dergisinin 4. Sayısında yayınlanan “Benliğimiz” yazısı, Alp Arslan

üzerinden derin bir tarih tahlili mahiyetinde:

“Müslüman Anadolu, hayatî kuvvetinin büyüklüğünü ilkin haçlı seferlerine karşı durduğu

zaman göstermişti. İslâm ruhunun yetiştirdiği Anadolu çocuğunun ilk çehresini Battal

Gazi’nin adında varlık kazanmış buluyoruz. Mukaddes ülkelere doğru kâfir ayağının

uzanmasına karşı imandan bir kale olan Battal Gazi, Anadolu çocuğunun tarihini yaratmış

olan cedlerinin bir cephesidir. Battal Gazi ile yan yana, Malazgirt’te Hıristiyan dünyasına

İslâm Anadolu’nun ruh ve ahlâk âleminde üstünlüğü tanıtarak yeni bir ahlâka vurgun

medeniyetin doğuşunu müjdeleyen Alp Arslan’ı görmek lâzımdır. Alp Arslan intikamla yürek

soğutmaya tenezzül etmeyen, zebun kalana zulmetmekten utanan Anadolu çocuğunun

cedlerinin bir başka cephesidir. Bu her belâya her türlü belâlıya rağmen “Aziz Anadolu”nun

savaşının tek sebebi, ülküsünü ayakta tutmak, âleme mukaddes bir ruhu aşılamaktı. İslâm

Anadolu’nun, bu günkü Avrupa milletleri gibi, kin ve menfaat adına, tahakküm ve kahr için

savaştığını bilmiyoruz.”

“Alp Arslan, bu ruhun en güzel örneğini verenlerdendir. Zaferinden istifade ederken.

Göz önünde bulundurduğu, dininin af ve merhamet esasını, ruha hürriyet bağışlamanın

büyüklüğünü, yabancı ve Hıristiyan âlemine öğretmek oldu. Düşman ve düşmana karşı

savaşın mânasını Battal Gazi ve Alp Arslan örnekleri pek iyi anlatabilir.”

Edebiyatçılar, fikir adamları tarih okumalı, fakat tarihçiler de mütefekkirleri ve edebiyatçıları

okumayı ihmal etmemeli!

Bu haber toplam 326 defa okunmuştur
Etiketler:
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim