İnsan ve toplum değerini, özünü, iyilikten almaktadır. Eğer etik sınırlar aşılırsa, değer boşalmakta ve insan hiçleşmektedir. Pisagor’un hırs kasesi gibi. Kaseye belirli bir çizgiden sonra sıvı konulursa, sınır aşılırsa, sıvının tamamı boşalmaktadır. İslam Dünyasında, etik anlamında bilgi eksiliğinden söz etmek zordur. Etik ilkeler basittir. Kültürel olarak da bilinmektedir. Ancak ahlak alanı son derece sorunludur. Etik ilkelerle bağdaştırılması mümkün olmayan bir hayat tarzı söz konusudur. Durmuş Günay yazdı.
Ahlak problemini çözmeden hiçbir problemi çözemeyiz. Bu yargıyı temellendirmek için önce ahlak kavramı açıklığa kavuşturulmalıdır. Çoğu kez ahlak ve etik terimleri birbiri yerine kullanılıyor. Etik ve ahlak kavramlarının kolay anlaşılması için, önce varolan hakkında kısa bir ön bilgi vermek ve insan bilgisi bağlamında etiğin nerede konumlandığını belirtmek gerekiyor. Burada yapmak istediğimiz, ahlak konusuna felsefi bir perspektiften bakmaya çalışmaktır.
İnsan, bilen ve eyleyen bir varlıktır. Ve insan, bilgiye göre eyler. Eylemek fiili, yapmak ve davranmak fiillerini kapsar. Yapmak, yapma bilgisine dayanır. Yapmaya dair bilgi tecrübi bilgi ile teknolojiden oluşur. Davranmak ise, ahlak felsefesine veya etiğe dayanır. Davranmak fiziksel hareket değil, içine manevilik (tinsellik) katılmış harekettir.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/polemik/27590/ahlak-problemini-cozmeden-hicbir-problemi-cozemeyiz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.